Zombi kıyameti teması, video oyunları için yeni bir ortam sayılmaz. Filmler ve diziler için de aynı şey geçerli… Kitapları da unutmamak lazım tabii. Bu tür felaketleri çeşitli derecelerde saçmalıklarla detaylandıran yüzlerce, belki de binlerce farklı yaklaşım var. Bugün incelemesini yazacağımız Welcome to ParadiZe isimli oyunun sahip olduğu yönü benimseyen çok az zombi hikayesi var. Bu izometrik hayatta kalma oyunu, kült seviyesine ulaşmış How to Survive oyunlarının arkasındaki stüdyolardan geliyor ve eğlenceli olduğu kadar saçma bir zombi kıyameti vizyonu sunuluyor.
Welcome to ParadiZe içerisindeki dünya çoktan mahvolmuş durumda. Zombiler her şeyi mahvetmiş ve zenginler Ay’da yeni bir yaşam alanında yaşamak için çıldırmış vaziyette. Dünya’da ise hayatta kalan birkaç kişi için sadece ParadiZe var. Burası, teknolojinin ölümsüz orduların hizmetkârlarını yapmamıza izin verdiği duvarlarla çevrili bir ütopya. Oyun başladığında, hayatta kalmak için seçtiğiniz kişi PAradiZe isimli ütopyaya gitmiş ve burayı broşürlerdeki gibi bulmamıştır. Sıkıntılar da zaten tam olarak bu noktada başlıyor ve yepyeni bir macerada kendimizi buluyoruz.
Beyin kontrol teknolojisinin henüz tam olarak gelişmediğini öğreniyoryuz ve burada yaşayan insanların çoğu, kümesteki tavuklardan farklı değil. Zombiler ise hala ortalıkta dolaşıyor. Bu saçma sapan dünyada hayatta kalmak istiyorsanız, silah ve zırh inşa etmeniz, merkez üssü görevi görecek bir yerleşim yeri kurmanız ve sizin için savaşacak, sizin için çiçek toplayacak, sizin için kendilerini havaya uçuracak ve hatta sizi her yere sırtında taşıyacak zihin kontrollü zombiler olan kendi “zombotlarınızı” kontrol etmeyi ve kullanmayı öğrenmeniz gerekecek.
Welcome to ParadiZe oyununu birkaç nedenden dolayı incelemek oldukçazor. İlk olarak, oyun inanılmaz derecede, neredeyse utanmadan sıkıcı bir halde sunuluyor. Ayrıca oyun oldukça sık çöküyor. Bir keresinde karakterim, ben alt sekme yapıp, çıkana kadar hiç bitmeyen bir ölüm döngüsünde kaldı. Ekran yırtılmasından veya hiçbir zaman stabil olmayan kare hızından kurtulmak için yapabileceğim hiçbir şey yok. Hikayesinin merkezindeki çürüyen şeytanlara rakip olacak teknik bir karmaşa mevcut ama buna rağmen gerçekten oynanabilir bir deneyim mevcut.
Kendisinden önceki How to Survive oyunları gibi Welcome to ParadiZe da kendini ciddiye almayı reddediyor. Bu hayatta kalmanın anlamsızlığı üzerine bir meditasyon değil, insanların zombi kıyametinde gerçek canavarlar olduğu varsayılan trajedi üzerine düşünmek yok, bağlanacak karakterler ve yapılacak zor ahlaki seçimler yok. Bu oyun, bir zombiyi alıp, diğer zombi sürüsünün üzerine sürebileceğiniz ve onları bowling lobutları gibi dağıtabileceğiniz bir oyun.
Zombotunuzun kıyafetlerine devasa çiviler takabileceğiniz ve diğer zombilerin ona çarpıp, anında doğranmasını izleyebileceğiniz bir oyun var karşımızda. Yeni zombilerin dev pnömatik tüplerden fışkırdığı bir oyun Welcome to ParadiZe ta ki siz onları kapatarak zombilerin ortaya çıkmasını engelleyene kadar. Garip ve aptalca bir düzen mevcut ama kesinlikle çok eğlenceli.
Ay’a ulaşmakla ilgili saçma veya saçma olmayan genel bir plan var; hedefinize ulaşmak için sıcak bir çölün, yoğun bir ormandan tam anlamıyla yolun karşısında yer aldığı ve hayatta kalan insanların kendi küçük medeniyet ceplerinde var olduğu, beyni yıkanmış zombiler tarafından hizmet edildiği ve size getir-götür görevleri veren bu garip dünyayı keşfetmek gerekecek.
İzometrik bir aksiyon oyunu olan Welcome to ParadiZe; sonsuz kaynakları topladığınız, silah, ilk yardım malzemeleri, cephane ve zırh ürettiğiniz ve tüm bunları yapmaya devam edebilecek kadar güçlendiğiniz keyifli ve bağımlılık yaratan bir oyun döngüsü sunuyor. Çatışma şaşırtıcı derecede derin, hem palalar ve beysbol sopaları gibi yakın dövüş silahları, hem de av tüfekleri, tatar yayları, uzun yaylar ve nihayetinde gerçek silahlar üzerinde tatmin edici geri bildirimler var.
Zombiler nispeten kolaylıkla parçalara ayrılıyor ve onları yere sererseniz ya işlerini bitirebilir ya da kafalarına bir zihin kontrol donanımı takıp onları askeriniz yapabilirsiniz. Düşman zombileri öldürdüğünüzde ekipmanlarını düşürüyorlar ve bu ekipmanları topladığınızda bir ilerleme çubuğu doluyor ve sonunda bu eşyayı üretip, kendi zombotunuza takabiliyorsunuz. Bu, her zaman oyunda ilerlediğiniz anlamına gelen eğlenceli bir mekanik olarak sunuluyor.
Etrafta ateş ederken ve kaçarken, üç farklı beceri ağacındaki becerilerin kilidini açmak için tecrübe puanı kazanacaksınız. Bunlar, zombotları hacklemeye, savaşmaya ve hayatta kalmaya odaklanıyor ve tam olarak inşa etmek için büyük bir kapsam olmasa da hayatta kalanınızı belirli bir şekilde şekillendirmek için yeterli beceri ve yetenek var. Sistem hoşuma gitti açıkçası.
Yine de Welcome to ParadiZe zor bir oyun olabilir, bu da bir arkadaşla kendisini oynamayı gerektiriyor. Tüm oyunun üstesinden kesinlikle tek başınıza gelebilirsiniz ama çok fazla bunalmaya hazır olun. Öldüğünüz zaman sıfır maliyetle yeniden doğuyorsunuz, bu yüzden çok fazla endişelenmeyin. İşbirlikçi deneyim diğer oyuncularla birlikte bir üs oluşturmak üzerine kurulu olsa da kendi hızınızda oynamanız, keşfetmeniz, işçilik yapmanız ve basit ama çılgın hikâyede ilerlemeniz gereken bir oyun gibi hissettiriyor.
Welcome to ParadiZe, beklediğinizden çok daha keyifli hissettiren bir oyun. Teknik olarak zayıf ve zaman zaman çirkin görünse de harika bir mizah anlayışı ve onu yüzeydeki saçmalıkların üzerine çıkaran tatmin edici savaş ve üretim sistemlerine sahip. Karmaşık sistemler veya devasa zorluk seviyeleri tarafından rahatsız edilmeden ayaklarınızı uzatıp, eğlenmek için bir oyun yani. Öyle ki bazen bir oyunun olması gereken tek şey budur.