Lost Records: Bloom & Rage, birinci kaseti (bölümü) ile ortalama üstünden bir tık daha iyi bir deneyim sunmuştu. Yine de bir Life is Strange değildi. Olmaya çok yaklaşmıştı ama değildi işte… Şimdi ise bahsettiğim bu yeni oyunun ikinci kaseti çıktı ve her şey çok daha güzeldi. Keşke ilk kaset de bununki gibi heyecanlı olsaydı dedim içimden. Yani, ilk kaset tabii ki ikinci kasetin hikayesini kuruyordu ama bu kurulum hiç ilgi çekici ve heyecanlı değildi. Oyun, en azından bunu ikinci kaseti ile benim gözümde telafi etti ve bir devam oyunu istetti…
Lost Records: Bloom & Rage oyununun temelini birinci kaset için yazdığım inceleme yazısında detaylandırmıştım. Bu yüzden, bu inceleme yazımda direkt olarak hikayeye ve oyunun gidişine odaklanacağım. Zaman zaman mekaniklerden de bahsedeceğim ama oyunun neye benzediğini merak ediyorsanız, öncelikle birinci kasetin incelemesini okumalısınız… İkinci kasete dönecek olursak, aslında işler pek de iyi başlamadı. Oyunu başlattığımda fark ettiğim ilk şey, sunulan deneyimin PlayStation 5 Pro üzerinde 30 FPS olmasıydı. Bir türlü 60 FPS desteği gelmedi.
Oyunun akışının hızlandırılmamış olmasının haricinde, seslendirme performanslarının kalitesi de birinci kasetin inceleme yazısında bahsettiğim gibi hala düşük. Özellikle ana karakterimizin konuşmalarının yarısı, belki daha da fazlası sanki kalitesiz mikrofonlu bir telefona kaydedilmiş gibi hissettiriyor. Yani, birinci kaset ile ikinci kaset arasında teknik açıdan hiçbir fark yok ve en ufak bir şey bile geliştirilmemiş. İkinci kasetin ertelendiğini göz önünde bulunduracak olursak, teknik herhangi bir iyileştirmenin olmaması beni çok üzdü. En azından bir 60 FPS desteği bekliyordum.
Olmayan şeyler hakkında konuşmaya devam edersek, manüel kayıt özelliği hala yok ve otomatik kayıt da sadece segment başlarında devreye giriyor. Yani, oyun ortasında konsolu veya bilgisayarınızı kapatmanız gerekirse, 10-20 dakikaya kadar olan ilerlemelerinizi kaybetmeye hazır olun. Birinci kasette bunun derdini çok çekmiştim ama yine de ikinci kasette çok problem olmadı. Gözüme çarpan bir diğer şey de ikinci kasete başlarken birinci kasetin özetinin gösterilmemiş olması. Aradan haftalar, hatta aylar geçti. Ufak bir hatırlatıcı görmek isterdim.

Lost Records: Bloom & Rage oyununun birinci kasetini incelerken diyalog seçimlerinin biraz rastgele hissettirdiğini; hangi karakter için hangi cevabın doğru olduğunu anlamanın zor olduğundan bahsetmiştim. Bilmiyorum bu gerçek bir sorun muydu ve geliştirici ekibin haberi var mıydı ama ikinci kasette diyalog seçimleri bir tık daha mantıklı geldi. Yalnız, bunu sadece oyunun geçmiş bölümleri için söylüyorum. Şimdiki zaman bölümlerindeki diyalog seçimleri aynı birinci kasetteki kadar kafa karıştırıcı ve karakter ilişkileri açısından anlamsızdı benim gözümde. Jetonu düşüremedim.
Hikayeye gelecek olursak, ikinci kasette Lost Records: Bloom & Rage çok daha iyi bir iş çıkartmış. Her şeyden önce, kaset, bir önceki kasete kıyasla bir tık daha kısa ve bence tam ideal bir uzunlukta. İlk kasetin başlangıcı biraz uzundu; bu kaset başlangıç yapmak zorunda kalmadığı için kusursuz uzunlukta hissettirdi. Heyecan açısından da her bölüm zirvedeydi, yine ilk kasetin aksine… Malum, ilk kasette The Abyss ile tanışmıştık. Ayrıca, Kat’in kanser olduğunu, durumunun da ölümcül bir evrede olduğunu öğrenmiştik. İkinci kaset, bunların hemen sonrasından devam ediyor.
Konser verdiğimiz yere geri dönüp, etrafı toplayıp, özür diliyoruz. Kat’in evine gizlice girip, onunla konuşuyoruz. Onun ailesinin avcılık için hapsettiği hayvanları salıyoruz ve vandallık yapıyoruz. Tabii bu sırada, Autumn tüm bunlardan rahatsız oluyor ve gruptan kısa bir süreliğine ayrılıyor. En azından benim hikayemde bu oldu. İlk kasete kıyasla, ikinci kasette verilen kararların kısa ve uzun vadede sonuçlarını çok daha net bir şekilde görebiliyorsunuz. Özellikle de oyunun ulaşabileceğiniz farklı sonlarını görünce gerçekten etkilendim. Benim sonumda nasıl olduysa Autumn, Corey’i The Abyss’e attı ama bunun toplamda 10 farklı şekilde gerçekleşme ihtimali vardı eğer yanlış hatırlamıyorsam.
Bu arada, ikinci kasette Dylan kesinlikle hoş bir karakter geliştirmesi aldı, benim oyunumda Corey’in ne kadar sıkıntılı bir tip olduğunu fark etti ve muhtemelen ondan ayrıldı; bize de daha sıcak bakmaya başladı. Bu, oyunun en sonunu da daha iyi açıyor; bize o gizemli paketi gönderen kişi Dylan çıkıyor. Paketin içinden de Kat’in her bir arkadaşına bıraktığı anılar çıkıyor ve her biriyle birlikte monologlar dinliyoruz. Kutunun açılma finali bence gayet etkileyiciydi ve tahmin ettiğimden daha fazla tatmin oldum. Geçmişte ve şimdiki zamanda geçen olayların tamamı birleşince, yaşatılan final gerçekten bir final gibi hissettirdi ve güzel bir “closure” verildi.

Yine de Lost Records: Bloom & Rage oyununun ikinci kasetinde hikayenin aceleye geldiğini hissettiren şeyler vardı. Bunların başını çeken şeyler ise The Abyss’in hiçbir şekilde doğru düzgün açıklanmamış olması ve Corey’i bir şekilde etkisi altına alması. Bu etki altına alma olayı nasıl, ne zaman, neden oldu, bilmiyoruz. İlk kasette Corey’in kimseye zarar vermemesi için dilek dilenmişti ama The Abyss, sonunda bu kötülüğü yutsa bile o zamana kadar Corey’i bayağı tehlikeli bir hale getirmişti. Pek iyilik yapıyor gibi görünmüyordu yani mor deliğimiz. Yine de kendisi, o kötülüğü içine alınca memnun oldu ve kapandı. Bu iki elementin açıklanmaya çok ihtiyacı vardı bence.
Lost Records: Bloom & Rage, bir devam oyunu için de sinyal vermeyi unutmadı. Ben açıkçası oyunun finalini şöyle tahmin etmiştim: Kat, ölmekten korkacaktı ve The Abyss’den ölümsüzlük veya hastalığından kurtulmayı dileyecekti. Bunun karşılığında da ruhunu filan satacaktı deliğe. Kutuyu gönderen de bizden yardım isteyen bir Kat olacaktı. Bu tahminim tam olarak gerçekleşmedi ama oyunun finalinin de finalinde beni pek de şaşırtmayan bir şekilde Kat’in şimdiki zaman versiyonu The Abyss’den bizi çağırıyordu ve yardım istiyordu. Evet, delik geri döndü ve Kat de. Kat eğer hayatta kaldıysa, nasıl kaldı; madem hayatta bu kutu bize neden gönderildi, bilemiyorum.
Normalde oyunların finallerinde devam oyunlarına sinyal verilmesi için yarım yamalak bırakılırdı hikaye. Lost Records: Bloom & Rage, kesinlikle öyle bir saçmalık yapmadı. Daha önce de dediğim gibi closure çok güzel bir şekilde verildi ve eğer bir devam oyunu için yeterince ilgi olursa da çok büyük bir kapı açık bırakıldı. Ben şahsen ikinci kaseti oynadıktan sonra bir devam oyunu görmeyi ve geçmişte değil de tamamen günümüzde geçen, Kat’i kurtarmaya ve onu tekrar hayatımıza katmaya çalışacağımız bir hikayeyi görmeyi çok isterim. İki kasette de kendisi kesinlikle benim favorimdi. En sevmediğim de çok dengesiz bulduğum Autumn oldu; Nora ve ana karakterimiz fena değildi.
Lost Records: Bloom & Rage oyununun Bloom kaseti daha önce de söylediğim üzere ortalama üstünün bir tık üzerindeydi ama ikinci kaset olan Rage, kesinlikle vitesi ciddi bir şekilde arttırdı. Kasetin uzunluğu tam ayarındaydı ve bölümler gizem, aksiyon ve duygu doluydu. İkinci kaseti oynayınca fark ettim ki ilk kasette hissettiklerim, bunun yanında hiçbir şeymiş. Özellikle de Kat’in saçını kestiğimiz sahne beni benden aldı; günümüzde Nora ile birebir yapılan konuşma ve finalde onun çaldığı şarkı ve Kat’in “ruhunun” bize katılması da kusursuzdu… İkinci kaset şahaneydi ve kesinlikle herkese öneriyorum. Umuyorum ki bu seriden daha fazla oyun görürüz.