Modern video oyunlarında, hatta film ve dizi gibi diğer eğlence elementlerinde de ne yazık ki geçmişteki ve günümüzdeki pek çok kültürü tanımlayan kutsal irfan kuyusuna inen çok az hikaye var. Yani, oyunlarda veya filmlerde din, bir karakterin inançlarının veya güdülerinin merkezinde yer alan dünya inşasının en iyi yönlerinden biri olabilir ama geliştiriciler bunu nadiren daha derin bir düzeyde keşfederler. Stasis: Bone Totem ise iyi yazılmış karakterler, diyaloglar ve bazı ürkütücü, hatta kanlı görüntülerle dolu teolojik bir sahne oluşturmak için dini kullanıyor.
The Brotherhood tarafından geliştirilen ve piyasaya sürülen Stasis: Bone Totem, biraz gelişmiş bir gelecekte geçiyor. DeepSea 15 adlı terk edilmiş bir teçhizata rastlayan, değerli bir şey ve olası hayatta kalanlar için onu araştıran Mac ve Charlie olarak oyunu oynuyorsunuz. Kendileri evli. Yolculuklarına güvenlik sistemlerini hackleyebilen eski bir robotik oyuncak olan Moses eşlik ediyor. Terk edilmiş istasyonun derinliklerine inmek, insan aklının anlayamayacağı kadar karanlık, uğursuz olayları ve dehşetleri ortaya ortaya çıkartıyor. Siz de bunlara tanıklık ediyorsunuz.
Atmosfer ve çevre detayları, Stasis: Bone Totem oyununun en çekici yönlerden biri. Hologramlar, androidler ve entelektüel özerkliğe sahip oyuncak ayılar olduğu için gelecekte geçiyor gibi görünüyor yapıt. Bununla birlikte, bilgisayarlar çevirmeli bağlantı seslerine sahip ve her zaman eski bir makineden bir şey gibi yeşilimsi bir arayüz kullanıyorlar. Tesisin etrafında bulabileceğiniz veriler, oynadığınız dünya hakkında daha fazla ipucu veriyor ve size istasyonda neler olduğu hakkında ek ayrıntılar sunuyor ki aslında oyunun buna bile ihtiyacı tam olarak yok.
Stasis: Bone Totem içerisindeki bu veriler olmasa bile, önünüzdeki tüm tehlikelere rağmen devam ettikçe hikaye daha da ilgi çekici hale geliyor. Anlatıya yardımcı olan şey, aslında oyunun dini temaları nasıl ele aldığıdır. Çok derinlemesine gitmeden, hayatlarımızda anlam yaratmak için Tanrı’nın ötesine geçme şeklindeki daha Nietzscheci idealleri reddediyor. Birbiriyle çelişen inanç görüşlerini iç içe geçiren büyüleyici bir anlatı sunuyor. Oyun böylece gerçekten ilgi çekici bir seviyeye ulaşıyor; özellikle de anlattığım temalar ile yakından veya uzaktan ilgileniyorsanız.
Stasis: Bone Totem oyununun hikayesi, unutulmaz karakterler ve olay örgüsü noktaları sunuyor, seslendirme sanatçıları da ana kadroyu ve yan karakterleri mükemmel bir şekilde ayırt ediyor. Örneğin, Mac genellikle soğukkanlı ve hafif tedirgin. Charlie ise bir inek ama aynı zamanda tatlı ve anaç bir yanı da var. Moses bir robot ama bir çocuğun saf masumiyetini ve naifliğini koruyor. Bu kişiliklerin birbirleriyle ve yan karakterlerle olan etkileşimleri, hikayeyi daha da çekici kılıyor. Anlatı sürekli gelişerek keşfetmeniz gereken daha çok şey olduğunu ima ediyor.
Oyunu daha da ilgi çekici kılan şey ise sunum ve korku. Macera sizi istasyondan tutun da okyanusun derinliklerine, antik tapınaklara ve yeraltı mağaralarına götürüyor. Tüm bu yerlerde loş ışık kullanılıyor; el feneriniz genellikle en iyi ışık kaynağı. Alanların kendileri ya antika ya da kirli bir estetiğe sahip, fütüristik teknoloji zar zor çalışıyor, tapınaklar dev heykellerle ya da halkının tarihini detaylandıran hiyerogliflerle dolu. Bir korku oyunu olarak, aynı zamanda şiddet içeren görüntüler ve öteki dünyaya ait cehennem deformasyonları içeriyor.
Animasyonlar, hatta cesetler bile, deneyimi daha tedirgin edici hale getiriyor. Bu sırada çalan arka plan müziği, oyuna gerilim katmada etkilidir. Her şey birkaç gitar teli sesiyle başlıyor ve tesisin derinliklerine indikçe kasvetli ve alçak orkestra tonları ekleniyor. Daha hızlı ve kalp atışlarını hızlandıran parçalar da var ama bunlar çok az. Müzik özellikle akılda kalıcı değil ama amacına yeterince iyi hizmet ediyor. Bu noktada eğer müzik bir tık daha başarılı olsaydı, türünün en etkileyici yapıtlarından biri karşımızda olabilirdi bence.
Oynanış ise bir macera oyunu için tipik bir yapıda ama yine de küçük değişiklikler sunuyor. Stasis: Bone Totem, izometrik bir görünüm kullanıyor, oynanabilir karakterleri aksiyonun merkezinde tutuyor ve ara sahnelerin klostrofobik, yakın çekim kamerasını yan yana getiriyor. Belirli ortamlardaki öğeleri kullanıyorsunuz veya alanları geçmek için bulmacaları çözüyorsunuz. Ayrıca, video kasetleri veya ölüm ekranlarını toplamak gibi bulması eğlenceli olabilecek birkaç isteğe bağlı görev de var. Oyunda içerik gayet tatmin edici bir seviyede.
Mavi dairelerle gösterilen etkileşime girilebilir şeyleri vurgulayabilirsiniz, yeşil daireler ise etkileşime girilemeyen ortamları gösterir. Her oyuncu karakterinin eşyaları kullanmak için benzersiz bir yolu vardır. Mac, tek bir öğeyi parçalarına ayırabilirken; Charlie, iki öğeyi birleştirerek tamamen yeni bir şey yaratabiliyor. Moses, bilgisayar terminallerini hackleyebilir ama başka bir şey yapamaz. Karakterler birbirlerinden ayrı olsalar bile eşyaları birbirleriyle paylaşır ve değiş tokuş ederler ve tek tek nesneleri yararlı veya mizahi şekillerde tanımlarlar. Yalnız, Stasis: Bone Totem içerisinde hiç açıklanmayan ve nadiren kullanılan bir mekanik de var.
Bağlam açısından, eşyaları takas etmek için o eşyayı tutan karakterin portresine tıklamak ve ardından onu başka bir karakterin portresinin üzerine sürüklemek gerekiyor. Bu, öğreticide açıklanan tanıdık bir mekanik. Gizli olan şey, bir nesneyi o anda elinde tutan karakterin üzerine tıklayıp, kendi portresinin üzerine sürükleyerek kullanabilmeniz. Bu mekanik sadece bir kez kullanılıyor ve o da açıklanmıyor. Bir diğer yandan bulmacalar da adil bir zorluk sunuyor ama diğer karakterleri dahil etmeyi gerektiriyor. Bir karakteri kontrol ederken eğer bir bulmacada takılırsanız, başka bir karaktere geçmek ve onunla zaman harcamak zorunda kalıyorsunuz.
Stasis: Bone Totem içerisinde bir ipucu sistemi var ve bu sistem size cevabı doğrudan vermiyor. Temel oynanış entelektüel açıdan teşvik edici ve çok az sinir bozucu engel içeriyor. Karşılaştığım tek mekanik sorun, düzeltmek için önceki bir kayıttan yeniden başlamamı gerektiren bir aksaklıktı. Bunun dışında oyun teknik açıdan neredeyse kusursuz. Oyun, yüksek güçlere olan inancı merkeze alan ve sahte putlar hileli bir şekilde tanrılığa yükseldiğinde neler olduğunu araştıran şaşırtıcı bir cevher. Benzersiz hikaye, gerilim ve diğer dünyalılığı, ruhani alt tonları güçlendiriyor ve oyuncuyu, dehşetlerin serbest olduğu bir dünyada dinin iyi bir şey olup, olmadığını sorgulamaya yönlendiriyor.
Yine de, olay örgüsüne ve temalarına bu kadar derinlemesine dalmak istemeseniz bile, karakterler yaklaşık 18 saatlik oyun boyunca sizi büyüleyecek ve her şeyin nasıl bittiğini öğrenmeye hevesli hale getirecek. Stasis: Bone Totem isimli bu video oyunu bence oyuncuyu aşırı zor olmayan mücadelelere çekerken kutsal unsurları korkunç bir atmosferle dikkatlice harmanlayan bir hikayeye sahip, son derece eğlenceli bir macera. Eğer bir korku hayranıysanız veya oyunun alışılmadık temalarını merak eden açık fikirli bir oyuncuysanız, bu oyunu gözüm kapalı bir şekilde sizlere tavsiye edebilirim. Kusursuz olmaya çok yakın bir yapıt kendisi.