CANDYLAND: Sweet Survival oyununun yürüyen bir kırmızı bayrak olduğunu anlayamayacak kadar yoğunum bir süredir. Bu oyuna şöyle bir uzaktan baktım, ilgi çekici görünüyor dedim ve inceleme kodunu talep ettim. Oyunu oynamaya başlayınca fark ettim ki sıkıntı büyük. Yalnız, sizin için de sıkıntıların başlamasını istiyorsanız, illa oyunu oynamanıza gerek yok; Steam üzerindeki resmi sayfasına bakarak bile kırmızı bayrakları görebilirsiniz. Makine öğrenimi ile yapılmış vasat bir çeviri, en ufak bir emek harcanmamış sistem gereksinimleri… İşlemci mi? i3 yeter ya. RAM de 4 MB olsun… İnsanın yapmaya çalıştığı işe biraz saygısı olur, biraz emek ve özen gösterilir be arkadaş.
Şimdi de yapay zekaya giriş yapacağım. Bana soracak olursanız, CANDYLAND: Sweet Survival oyununun Steam üzerindeki orijinal açıklayıcı metnini yapay zeka yazmış. Çevirisi de bundan ötürü bence zayıf gibi görünüyor. Neyse, oyunu açtığınız zaman da sizi inanılmaz ruhsuz, duygusuz, muhtemelen ücretsiz bir yapay zeka temelli seslendirme hizmeti ile yapılmış bir monolog karşılıyor. Bu noktada söylemek istiyorum ki oyunlarda veya herhangi bir noktada yapay zeka kullanımına karşı birisi değilim. Yapılan işin gülünç seviyedeki berbat kalitesi bana bu cümleleri yazdırıyor. Yapay zeka yerine gerçek biri de bu seslendirmeleri yapsa, aynı şeyi söylerdim.
CANDYLAND: Sweet Survival oyununda hikaye ile ilgilenmiyorum açıkçası. Özetle, ölen bir yakınımız bize bir mektup bırakıyor ve bu mektupta eskiden çalıştığı bir fabrikada çok kötü işlerin yapıldığını ve o işlere bir son getirmemiz gerektiği belirtiliyor. Benim bu hikaye anları anlatılırken ilgimi çeken ana şey yine yapay zeka tarafından yapılan görsel tasarımlardı. Ucuz bir yapay zeka size monolog sunarken, bir diğer yandan da yine ucuz bir yapay zekanın yaptığı görsel tasarımlara bakıyorsunuz. Yani, oyunu kendisi yapmamış, tamam ama yapan yapay zekaya bile özen gösterilmemiş. Yapay zeka kullanılırken bile kalite hedeflenmemiş. Bu kadar da olmaz.
CANDYLAND: Sweet Survival oyunundaki favori anlarımdan biri de hemen yukarıda bahsettiğim anlardan sonra yaşanıyor. Hikayeyi dinlerken, görsel tasarımlara bakarken, yine yapay zekanın yaptığını tahmin ettiğim üzücü müziği dinlerken, sanki çok ciddi bir olay yaşanıyormuş gibi hissediyorsunuz. Hikaye berbat ve inanılmaz klişe ama sunum elementleri onu ciddi gibi gösteriyor. Sonra bir anda “pop” diye bir ses duyuyorsunuz ve kendinizi inanılmaz renkli, düşük kaliteli bir fabrikanın ortasında buluyorsunuz. Yani, oyunu geliştiren kişi, karakteri daha yerde doğurmayı bile becerememiş. 1-2 santim yukarıdan düşüyorsunuz aşağıya. Her şey o kadar berbat ki aslında komik.
Genellikle bağımsız oyunlarda sürekli yapılan bir şey vardır: Yürürken karakterimizin kafasının ve doğal olarak oyuncunun bakışının sürekli sallanması. CANDYLAND: Sweet Survival da aynı şekilde etrafta yürümeyi zindan ediyor ve sadece birkaç dakika içinde başınız dönmeye ve ağrımaya başlarsa, şaşırmayın. Daha sonra da etrafınıza şöyle bir bakın. Oyunu geliştiren arkadaş, bir doku kaplamasını almış, onu öncelikle armut koltuk tarzı bir şeye atmış, sonra aynı dokudan basit bir şeker kalıbı çıkartmış, sonra aynı dokuyu duvar resmi ve hatta dekoratif öge olarak kullanmış. Daha oyuna gireli 10 saniye oldu ve tek bir doku, birebir aynı şekilde, 4 farklı yerde kullanılıyor.
CANDYLAND: Sweet Survival, bir hayatta kalma ve bulmaca oyunu olarak lanse ediliyor. Bu iki tür arasından öncelikle bulmaca ile tanışıyorsunuz. Oyunun tamamı boyunca inanılmaz basit bulmacalar tamamlıyorsunuz. Renk eşleştirme, doğru karelere basarak yürüme gibi bulmacalar var. Yani, bulmaca düşünmenizi istesem, aklınıza anında gelecek ilk 3-5 bulmaca filan bu oyunda var işte. Üzerinde düşünülmüş, emek harcanmış hiçbir şey yok. İşin hayatta kalma kısmı da çok farklı değil. Bir noktadan sonra elinize silah geçiyor ve onunla karşınıza çıkan düşmanları vuruyorsunuz. Hayatta kalma da bu. Bulmacalardan sonra derin bir şey beklemiyordunuz herhalde.
Uzaktan baktığınız zaman CANDYLAND: Sweet Survival oyununda bazı korku elementlerinin olduğunu da tahmin edebilirsiniz. Özellikle de oyunun görselleri ve tanıtım videoları sizi bu yönde yanıltabilir ama korku adına hiçbir şey yok bu yapıtta. Öncelikle, görsel açıdan her şey çok renkli ve eğlenceli. Yani, tamam, bu tip korku oyunları da var ama o görsel tasarımların altında hep bir korku alt tonu vardır. Bu oyunda öyle bir şey yok. Karşınıza çıkan düşmanlar da korkutucu değil. Kendileri hem görsel, hem de işitsel olarak inanılmaz komikler… Aslında bunların hiçbirinin önemi yok. Bu oyunu satın almanız için hiçbir sebep yok. Hatta bence incelemeyi de okumayın artık.
CANDYLAND: Sweet Survival hakkında söyleyebileceğim en ufak olumlu bir şey yok ve kendisine vereceğim puan da 10 üzerinden 1 olacak ki o 1 puanı da tam olarak neye verdiğimden emin değilim. Ben bu satırları yazdığım sırada oyun henüz piyasaya sürülmedi, bu yüzden fiyatını bilmiyorum ama oynaması ücretsiz olsa bile indirip, oynamanızı önerebileceğim bir oyun değil kendisi. Zamanınıza yazık yani. Üzerine para verirlerse belki oynarım kendisini. En azından hem para kazanırım, hem de bu sırada karşımıza çıkan bu kalitesizliğe gülüp, belki eğlenirim. Bu oyunu öneren kişilere rastladım internet üzerinde ve kendilerine gerçekten hayret ediyorum.
Şimdi geldik, incelememizi 1000 kelime civarına çıkartabilmek adına uzatacağım sunum kısmına. Normalde herhangi bir oyunda bunu yapmaya ihtiyaç duymuyorum; o oyunlardan bahsetmekten keyif alıyorum ama CANDYLAND: Sweet Survival için yazdığım inceleme zaten kafamda birinci paragraftan sonra bitti. Hatta bu oyuna cevap olarak, inceleme yazımın bu cümlesinden sonrasını yapay zeka yazmış olacak, ben ufak tefek dokunuşlar yapacağım sadece. Sunum tarafına geri dönecek olursak, oyunun görselliği, modern standartların oldukça gerisinde. Vasat karakter modelleri, dokular ve hayatı andırmayan animasyonlarla donatılmış oyun.
CANDYLAND: Sweet Survival oyununun estetiği, sanki 10 yıl öncesinin tasarım anlayışından fırlamış gibi yenilikten yoksun ve tekdüze. Gölgelendirme ve ışıklandırma efektleri ise, sahneleri canlandırmak yerine, onları daha da donuk ve yapay gösteriyor. Ayrıca, oyunun performansı da görsel sunumu kadar hayal kırıklığı yaratıyor. Sık sık yaşanan kasma ve donmalar, oyun deneyimini sekteye uğratıyor. Yüksek donanımlı sistemlerde bile optimizasyon eksikliği bariz bir şekilde kendini gösteriyor. Bu da oyunun akıcılığını ve oynanabilirliğini ciddi bir şekilde etkiliyor. Ses efektleri konusunda da oyun, beklenen kaliteden uzak duruyor.
CANDYLAND: Sweet Survival yapıtının silah sesleri ve çevresel sesleri, gerçekçilikten uzak ve yapay. Seslerin zamanlaması ve yerleşimi de o kadar kötü ki oyuncunun bu yapıtın içine girmesi ve atmosferi hissetmesi neredeyse imkansız hale geliyor. Sürükleyicilikten yoksun bir oyun. Müzikler ise oyunun genel temasıyla uyumsuz ve sık sık tekrar eden melodilerden ibaret. Oyunun kritik gibi duran anlarında bile, müzikler oyuncuya gerekli hissiyatı geçiremiyor. Bunun yerine, müzikler sadece arka planda monoton bir şekilde çalıyor ve oyunun genel havasına katkı sağlamaktan çok, rahatsız edici bir gürültü olarak kulaklarınızı tırmalıyor.
Bu paragrafı yapay zeka yazmayacak: Özetle, oyun berbat. Övülecek bir şey yok ama aşağılanacak çok şey var. Ayrıca ben kendimi yapay zeka konusunda da tekrar etmek istiyorum: Seslendirme, müzik, görsellik veya herhangi bir başka alanda yapay zekanın kullanılması ile bir problemim yok. Eğer bu oyunda yapay zeka başarılı bir şekilde kullanılmış olsaydı, bunları kesinlikle överdim ama bu oyun, öyle bir oyun değil. Tabii ki tüm bu yapay zeka kullanımını bir video oyununa dönüştürmek de bilgi birikimi istiyor ve o bende yok. Şimdi buldum, verdiğim 1 puanı da zaten o emeğe veriyorum. Bu video oyunundan uzak durun; bildiğiniz bir çöp bu.