NASCAR 25 oyununa ilk seferde Bristol’de girdim; pit yolundan ana piste açılan o kısa kıvrımda aracın ağırlığını, lastiklerin duvarın yakınında kurduğu o ince gerilimi ve pelotonun nefesini hemen hissettim. Konsolda dört yıl aradan sonra gelen ilk resmî NASCAR oyununda iRacing imzasının ilk saniyeden verdiği güven, “önemli olan pistte ne hissettiğin” duygusunu merkezine alıyor. Görüntü net, motorlar tok, kalabalığın uğultusu doğru yerden vuruyor. İlk turdan itibaren “yarış kısmı sağlam, peki geri kalan?” sorusunu zihnimin bir köşesinde tutarak tüm modlara daldım.
Sürüş modelinde, özellikle DualSense ile tatlı bir simcade ayarı var: Çizgiyi tutmak, duvarı milimetreyle yalayıp çıkışta gazı açmak doğal hissettiriyor; bunda iRacing kökenli fiziklerin daha affedici ayarlarla yoğrulmasının payı büyük. Direksiyon setinde ise tablo daha dalgalı: Lansmana yakın güncellemelerle kuvvet geri bildirimi (FFB) ayarlarına yeni sürgüler eklense de orta konum hissi hâlâ zayıf, titreşim ve tetik efektleri de beklediğim kadar konuşkan değil. Yine de saf sürüşün verdiği keyif, özellikle kısa ovallerdeki yakın mücadelelerde, “bir stint daha” dedirtiyor.
Yapay zekâ ile kapışmalar pistten piste karakter değiştiriyor. Bazı pistlerde ağırbaşlı, bazı pistlerde hırslı ve temassız bırakmayan bir tempo var; boşluk kollayan hamleleriyle sizi hep “temiz sür, yer bul” disiplinine zorluyorlar. Etaplı yarış seçeneğini açtığınızda stratejik pencere sayısı artıyor; lastik ve yakıt idaresini iyi okuduğunuz turlarda mücadele posizyon avından tempo okumaya dönüyor. Yapay zekanın yer yer tutarsız hareketleri olsa da, NASCAR 25 içerisinde temiz aralık bırakıp çizgiyi koruduğunuzda riskleri yönetmek mümkün bence.
Kariyer modunda çıkış çizginiz ARCA Menards: Atölyede parçaları seviye seviye güçlendirdikçe Trucks, Xfinity ve nihayet Cup’a tırmanıyor, her yarış sonrası Working Points ile şasi–motor–süspansiyon–karoser onarımlarını dengelemeye çalışıyorsunuz. Başlarda “top 35” hedefleri ve düşük seviye parçalarla hayatta kalmayı öğrenmek, ilerledikçe parça seviyeleri arttıkça tempoyu seçmek gibi bir döngü var ve kendisi yalın ama temalı. Harcamaları, itibar kazanımı ve yükseltmeler arasında yaptığınız küçük tercihler, araç formunuza doğrudan yazılıyor.

Sunum tarafında ise kariyer, pist dışındaki hikâyeyi sade tutuyor. Dale Jr’ın açılışla sizi Discovery Race’e hazırlaması hoş bir jest ama sezon aralarında sosyal ekranlar ve özetler kısa, sürücü ilişkileri yüzeysel ve etkileşimler çabuk bitiyor. Atölye sahneleri özenli ama yarış arası dramaturji derinleşmediği için motivasyonunuzu yine pist sağlıyor. Bu yaklaşımın artısı, oyunun esas güçlü olduğu yere (yarışa) alan açması; eksisi, garaj hayatının duygusal bağ kurmakta çekingen kalması.
İçerik kapsamı net ve lisanslı: Dört seri (ARCA, Trucks, Xfinity, Cup), yüzlerce resmî sürücü ve iRacing oyunundan gelen bir pist havuzu var ama burada kritik not şu: Oyun yaklaşık 30 civarı lazer taramalı pisti barındırıyor ve 2025 takviminin tamamını yansıtmıyor. Bowman Gray gibi açılış gösteri yarışı veya Mexico City gibi yeni duraklar ilk sürümde yok. Yine de çekirdek takvim, bir sezonu keyifle turlatacak genişlikte. Lansmanda yalnızca dijital sürüm bulunması ve Gold Edition’ın sezon biletine ek olarak kariyeri hızlandıran VIP çalışanlar gibi şeyler içermesi de aklınızda olsun.
Kişiselleştirme tarafında araç boyama editörü “hemen oyna” yaklaşımıyla güçlü bir başlangıç sunuyor: 20’yi aşkın taban şablon, renk ve üretici logoları ile pisti kendinize boyayabiliyorsunuz; fakat dışarıdan logo yükleme yok ve çift taraflı yansıtma gibi yaşam kalitesi özellikleri eksik NASCAR 25 içerisinde. Pist üstünde görünürlük yüksek; kokpitten baktığınızda boyadığınız çizgilerin hızla akışı, yarışın estetiğine katkı veriyor.
Oyun modlarında iki farklı yarışma ruhu hedeflenmiş: Şampiyona modunda dilediğiniz seride ön tanımlı sezon uzunluklarıyla doğrudan piste çıkabiliyor; Kariyer modunda ise garaj yönetimiyle pist performansını bütünleştiriyorsunuz. Şampiyona ayarlarında bayrak kuralları, hasar seviyesi, etaplar, yapay zeka dolgu gibi kritik anahtarlar var ama özel sezonu tamamen serbestçe dizmek, her aracı her piste götürmek veya günlük etkinlikler gibi canlı servis detayları şimdilik yok.

Çevrimiçi taraf, pisti bulmakta hızlı ama derinlikte çekingen: Lobi kurup pist–tur–seri seçmek, yapay zeka ile doldurmak kolay fakat sıralama/sınıflandırma anlamlı değil, günlük–haftalık rotasyonlar yok ve temiz sürüşü ödüllendiren sistemler zayıf. Sonuç, özellikle açık lobilerde, fazla temas ve gereksiz kaos olabiliyor. Bir ligle organize oynarsanız keyfi artıyor; tek başına rastgele lobilerde ise en iyi yarışlarım genelde yapay zeka dolgu ile karışık gridlerde çıktı.
Teknik çerçeve konsolda güven veriyor: 60 FPS hedefiyle akan bir görüntü, özellikle gece yarışlarında pist dokularını ve tribün canlılığını iyi taşıyor. Yer yer keskinleştirme etkisi fazla, ufak pop-in’ler göze çarpıyor; tekrar sinematiğinde hareket bulanıklığı düşük kaldığından hız hissi tam parlamıyor. Çevrim içi içeriklerde hafif pürüzler yaşasam da bunlar yarışı bozan ölçekte değildi. NASCAR 25 için genel tablo stabil bir ilk sürüm, cilayla daha şık görünecek.
Ses–müzik paketi beklenenden güçlü: motorlar kalın, tribün ambiyansı yarış temposuna uyuyor, menü–yarış geçişleri enerji kaybetmiyor. Lisanslı şarkı listesi menülerde oyalanmayı gerçekten keyifli kılıyor; podyuma dönerken kulaklığımda çalan parçanın adrenalinle üst üste gelmesini sık yakaladım. Bir diğer yandan da hasar modelinde görsel dramatizasyon az; tam hasar açıkken bile tek tük darbelere beklediğim kadar dramatik deformasyon düşmüyor ne yazık ki.
Ayrıca, keskin gözlerin aradığı bazı sim ayrıntıları da şimdilik yok. Mesela; anlık tur delta, giriş–pedal telemetrisi, yakıt/lap ortalama tüketim gibi veriler eksik; dinamik gün–gece–hava geçişleri bulunmuyor, yağmur hiç yok. Yol dışı kısaltmalarda uygulanan yavaşlatma cezası bazen sizi çizgi üzerinde aniden sıfıra yakın hızlara çekerek arkadan zincirleme temaslara kapı aralayabiliyor. Bunlar, pist üstünde sağlam kurulan temel duyguyu gölgelemiyor ama “uzun ömürlü sim” hayaline giden yolda yapılacak işleri işaret ediyor uzun vadede.

Direksiyon setiyle ilgili tabloyu ayrıca ayırmak gerekiyor; bazı tabanlarda ilk günlerde geri bildirim neredeyse yok gibi hissedilirken, son güncellemelerle ayarlanabilirlik arttı; yine de merkez etrafında boşluk duygusu ve yüzey–lastik konuşması zayıf kalıyor. Kumandada ise yeni başlayanlar için 30% stabilite gibi ön ayarlar duvarı okşarken değmeden dönmeyi kolaylaştırıyor; ben kumandada tempoyu daha rahat buldum, direksiyonda ise ileri ayarlar gelsin istedim açıkçası.
Yarış etiğini öğretme ve sporu tanıtma tarafında kaçırılmış bir fırsat var. yeni nesil oyuncuya NASCAR dünyasının çizgisi, itiş–çekişi, hava koridoru etiği, pit penceresi hesapları; kısa mikro derslerle anlatılsa hem online kaos azalır hem seriyle bağ güçlenirdi. İlk oyun için anlaşılır bir sadeleşme yapılmış ama öğreten içerik açığı, özellikle açık lobilerde kendini hissettiriyor.
Günün sonunda NASCAR 25, pistin üstünde doğru olanı yapıyor. Direksiyona geçtiğiniz an sizi yarışa kilitliyor, çizgi avı ve lastik bakımıyla tur tur akan bir gerilim yaratıyor. Pist dışında ise kariyer anlatısını ve çevrimiçi yapıyı bir sonraki sürüme bırakmış bir temel duygusu var. Konsolda uzun aradan sonra gelen resmî oyunun ilk adımda yarışın özünü taşıması, bu temelin üzerine güvenle kat çıkılabileceğini gösteriyo Yani, eğer aradığınız şey konsolda temiz görüntü, 60 FPS, dört serilik lisanslı paket ve kumandada rahat ama tatminkâr bir sürüşse, NASCAR 25 tavsiye edilebilir.
Eğer ki daha derin bir kariyer, daha gelişmiş telemetri, kapsamlı çok oyunculu altyapı ve dinamik hava gibi elementler bekleyenler içinse bu sürüm bir başlangıç katı gibi; keyifle oynanır ama hayal edilen tam oyun için gelecek güncellemeler ve bir sonraki oyun belirleyici olacaktır. Projenin arkasında iRacing olduğu için güveniniz normalden daha fazla olabilir ama güzel bir güncelleme beklemenin de kimseye zararı olmaz bence. .






