Dreams of Another oyununa ilk adımda, ateş ettiğinizde dünyayı yıkan değil de kuran bir ritme kapıldım; ekranı dolduran parçacık kümeleri arasında yürürken her tetik çekişim, boşlukta asılı duran bir hayalin biçim almasına yol açtı. Bu yıkarak yaratma mantığı ilk dakikalarda zihni açan bir tema gibi dursa da sürüşü öğrenip, akışı yakaladıkça, oynanışın hedeflediği dingin tempo ile keşfin ne olacağına sen karar ver hissi güzel bir dengede buluşuyor. Oyunun dreamlike (rüya hissi veren) akışını taşıyan da tam olarak bu: Hızlı tepki değil, temasla biçim verme.

Anlatı, birbirinden kopuk gibi duran ama ortak motiflerle örülen rüya parçalarından örülü. Pijama Giymiş Adam (Man in Pyjamas) ile yola çıkıp, etraftaki tuhaf figürlerle (bir palyaço, suskun bir asker, bir balık) konuşurken her sahne, bir önceki fragmanın yankısı gibi üstünüze kapanıyor. Bu yapı, klasik başlangıç-orta-son kurulumundan çok, bir defterin farklı sayfalarına çizilmiş eskizler gibi davranıyor; siz sayfalar arasında ilerledikçe büyük resim bulanık bir mantıkla netleşiyor.

Oynanışın merkezindeki dokunuş şu: Nişan alıp tetiğe bastığınızda, çevrede dalgalanan nokta bulutları yoğunlaşıp gerçek bir yüzeye dönüşüyor; yeni bir platform, bir köprü, bazen de bir engel doğuyor. Bu hissin güçlü olmasının nedeni, parçacık tekniğinin oyuna biçim değil fizik kazandırması; oluşan yüzeyler gerçekten yeni bir hareket hattı açıyor. Birkaç bölüm sonra zihniniz, “ne yıkayım?”dan çok “ne inşa edeyim?” sorusuna kendiliğinden kayıyor.

Bölümleme kısa soluklu rüya kesitleriyle işliyor; sahneler birkaç dakikalık küçük odaklar hâlinde ilerleyip bir anda başka bir rüyaya atlıyor. Bu tercih, her şey bir anda olup biter duygusunu kuvvetlendiriyor; aynı zamanda temponun bilinçli bir şekilde yavaş, düşünmeye alan açan bir hatta konumlanmasına neden oluyor. Kimileri için meditatif olan bu akış, kimileri için parçalı ve mesafeli hissettirebilir; oyun bunu baştan kabullenmiş gibi duruyor.

Yapı taşları basit: Bölüm içinde nişan, yürüyüş ve yer yer çok hafif bulmacalar var. İlk on dakikada mekaniğin tamamını görmüş gibi hissettiren bir yalınlık var; bu, sahnelerin duygusuna bırakılmış bir tasarım niyeti. Bu yüzden nasıldan çok neden sorusuyla karşılaşıyorsunuz. Oyun sizin reflekslerinizi değil, çağrışımlarınızı dürtüyor. İletişim anlarında sahnenin başrolünde çoğu zaman konuştuğunuz varlıklar var; cümleler düz, uzun duraklamalı ve bazen kasıtlı biçimde tekdüze tonda okunuyor.

Ben bu tercihlerin bir kısmını rüya hissini destekleyen bir yabancılaşma olarak okudum; yine de bazı sahnelerde ses performanslarının yavaşlığı, kurduğu anlamı taşımakta zorlanıyor ve sahnenin sürükleyiciliğini törpüleyebiliyor. VR ve düz ekran arasında gidip gelmek oyunun doğasını çarpıcı şekilde değiştiriyor. PlayStation VR2 aracılığı ile parçacık denizinin içinde olmanın verdiği mekânsal fark gerçekten hissediliyor; fakat ara sahnelerin düz bir “ekran içinde ekran” olarak sunulduğu anlarda, dalıştan yüzeye çıkarılmış gibi oluyorsunuz.

VR cephesinin cazibesi bariz ama uygulamanın her yerde aynı seviyede olmadığı bir gerçek. Silahların hissi ise yüksek gerilim peşinde değil; her biri, çevreyi şekillendiren bir fırça gibi çalışıyor. Zarar verme araçları olan tüfek, roket ve bombalar; burada dünyanın boşluklarını dolduran, geçitler açan, köprüler kuran araçlara dönüşüyor. Çatışma yok değil, ama vur-kaç hazzı hedefleyen bir ritim de yok; tetik disiplini ve çevre okuması, aksiyondan çok düzen kurmaya hizmet ediyor.

Görsel dil, oyunu sıradan bir deney olmaktan çıkaran asıl imza: Nokta bulutu (point cloud) ile çizilmiş yüzeyler, yürüdükçe ve ateş ettikçe somutlaşan nesneler, bir fotoğrafın karanlık odada yavaş yavaş belirmesi gibi hayat buluyor. Bazı kadrajlarda bu parçacıklı doku yalnızca estetik değil, yönlendirme aracı olarak da çalışıyor; yoğunluk ve dağılım, “nereye bakmalıyım?” sorusuna görünmez bir cevap veriyor.

Ses dünyasında ambiyans, müzik ve sessizlik iyi bir üçlü kuruyor. Kimi sahnelerde neredeyse duyulmayacak kadar ince bir doku, mekânın hafif titremesiyle birleşip rüya hissini taşıyor; kimi geçişlerdeyse dikkat çeken temalar tekrar yüzeye çıkıyor. Kulak tırmalayan bir karmaşadan ziyade, yavaşça soluk alıp veren bir ses tasarımı tercih edilmiş; bu, sahnelerin “konuşmasına” alan açıyor.

Bütün bu tercihler yüzünden, oyuncu olarak kendi hızınızı kurmak çok önemli. Bir sahnede dünyayı adım adım örmek ve konuşmaları sindirmek istediğinizde oyun buna izin veriyor; bir diğerinde sabırsızlanırsanız, kesit yapısı zaten sizi kısa sürede başka bir yörüngeye taşıyor. Yaşam döngüsünü uzun koşularla değil, kısa aydınlanma anlarıyla inşa etmek; bu oyunun önerdiği angajman biçimi.

Zayıf yanlar da net: VR akışının yer yer kesilmesi, bazı ses performanslarının ifadesizliği ve oynanışın “mekanik açıdan hızlı doyması” herkesin sabrını aynı ölçüde ödüllendirmeyecek. Benim için temposu ve biçemi nedeniyle “düşünme arası” vermek doğal geldi ama doğrudan yoğun etkileşim ve ilerleme beklentisiyle gelenler, kısa kesitlerin sık değişen vurgusuyla bağ kurmakta zorlanabilir Dreams of Another ile.

Dreams of Another, bir aksiyon oyununun araçlarını alıp, amaçlarını tersine çeviren; yıkımın yerine inşayı, hızın yerine düşünmeyi, doğrusal anlatının yerine çağrışımı koyan bir rüya güncesi. Yine de yygulamadaki pürüzler yüzünden o zirveye her sahnede çıkamıyor; görsel imza ve tema gücü ağır basıyor, mekanik hafiflik ise bir süre sonra kendini belli ediyor. Eğer, “Bu oyun bana ne hissettirmek istiyor?” sorusunun peşine düşmeyi seviyorsanız, burada az bulunan bir tat var; yok, ben eylem ve çözüm odaklıyım diyorsanız, bu rüya sizin için fazla sakin gelebilir.

Dreams of Another incelemesi
Dreams of Another
Olumlu
“Ateş ederek dünyayı kurma” mekaniğiyle kreatif bir deneyim.
Nokta bulutu görsel dili yönlendirmeyi de yapan güçlü ve estetik bir imza.
Kısa rüya kesitleri sayesinde hızlı, sindirilir bölümleme.
Çevreyi şekillendirerek yeni rotalar açan tatmin edici seyrüsefer.
Ambiyans odaklı ses tasarımı; sessizlik–müzik dengesi iyi.
Olumsuz
Bazı seslendirmeler ifadesiz/tekdüze kalabiliyor.
Mekanik çeşitlilik sınırlı; erken doygunluk ve tekrar hissi çok.
Parçalı anlatı ve yavaş tempo herkesle kolay bağ kurmayabilir.
5

Etiketler: