Sonic Racing: CrossWorlds, kart yarışının özüne dönüp üç turlu klasik yapıyı korurken, bir yandan da yarışın ortasında dünyalar arası sıçratan fikriyle kendine ait bir kimlik inşa eden, sürat ve seyir zevkini aynı potada eriten bir oyun. Karşılaştırma kaçınılmaz olsa da, burada Mario Kart serisine öykünen bir taklit değil; “benim yarışım bu” diyen, akışı hiç oyalamadan sizi piste süren bir tasarım görüyorum. Menüden yarışa geçiş hızlı, seçenekler net, odağı dağıtan bir açık dünya ya da hikâye modu yok; amaç pistte yetenek sergilemek ve kaosu yönetmek.

Sonic Racing: CrossWorlds oyununun bu yalın duruş, 2025’in kart yarışları arasında kendisini temiz bir alternatif olarak parlatıyor. Direksiyonun başına geçtiğim anda ilk hissettiğim şey, driftin gerçekten iş yaptığı ve temiz sürüşün ödüllendirildiği bir fizik modeliydi. Zincirlenebilen driftler, hız basamakları yükseldikçe sizden daha fazlasını istiyor; bazen gaza hafifçe ayağınızı çekmeden o keskin viraj dönülmüyor. Eğer ki yalpalayıp duvara sürterseniz hız düşüşü acımasız.

Kazalarda hız yüzükleri kayboluyor ve kervan geçiyor… Bu disiplin, sürüşü hem tatmin edici hem rekabetçi kılıyor. Yarışların alametifarikası CrossWorlds Portalları. Birinci sıradaki sürücü, ilk turun sonunda iki kapıdan birini seçiyor ve tüm kitle ikinci tura bambaşka bir mekâna ışınlanıyor; üçüncü turda ana piste dönülüyor. Kupa finalleri ise önceki üç pistin “remix” tek turluk birleşimi gibi davranıyor; ritmi değiştirip ezberi bozuyor. Bu tercih yarışı öngörülemez kılıyor; viraj ezberlemekle bitmiyor, karar anlarında nabız artıyor Sonic Racing: CrossWorlds içerisinde.

Araçların kara, su ve hava arasında dönüşmesi Sonic Racing: CrossWorlds oyununun temposunu diri tutan ikinci büyük hamle. Otoda geleneksel drift–boost döngüsü; teknede drift yerine yüklenip doğru zamanda şarjlı sıçrama yapma; uçakta ise tam düşey kontrol ve boost halkalarıyla akrobatik çizgiler var. Üç formun hissi gerçekten farklı; pist parçaları arası geçişler oyun akışını önemli bir biçimde zenginleştiriyor. Tahmin ettiğimden daha fazla derinlik katıyor.

Sonic Racing: CrossWorlds içerisindeki eşya tarafı kaosu ateşliyor ama denge her zaman nokta atışı değil. Bazı saldırı öğelerinin karşı hamlesi yok denecek kadar az; son metrelerde tepeden inen cezalar moral bozabiliyor. “Mavi kabuk” muadillerinin fazlalığı final çizgisi öncesi kaderi değiştirebiliyor; isabet hissi de her zaman tatmin etmiyor. Yarış kararlarının “temiz sürüşe” verdiği ödül ile eşya kaosu arasındaki güç dengesinde ince bir ayar gerektiğini hissediyorum.

Kişiselleştirme, benim gibi takıntılı bir oyuncuyu uzun süre meşgul edecek kadar derin. Sürücü sınıfları (Speed, Acceleration, Power, Handling, Boost) ve araç istatistikleriyle karakterinizin tabiatını pekiştiriyor ya da yumuşatıyorsunuz. Asıl strateji ise “Gadget Plate” üstünden açılan yuvalara yerleştirdiğiniz eklentilerde başlıyor; altı slota kadar genişleyen bu plakada başlangıç eşyası, drift doldurma, düşüş sonrası toparlanma gibi stilinizi belirleyen anlamlı dokunuşlar var.

Abartı güç kombinasyonları yok; denge oyun stilinizi uzun vadede şekillendirmenize izin veriyor. İlerleme ekonomisi ise “bende her parçayı toplayayım” diyenlere ince bir grind dayatıyor. Parçalar bilet istiyor; kazanım hızı uzun süreli oynamayı teşvik edecek şekilde ölçülü. Friendships ekranı karakter bazlı kozmetik akışını açıyor; Zaman Denemeleri de sadece pratik değil, madalya ve jukebox kilitleri için gerçek bir hedefe dönüşüyor. İçerik çok, ama hepsini açmak sabır istiyor.

Tek oyunculu çekirdekte yedi–sekiz kupalık Grand Prix dizileri, Zaman Denemeleri ve çok oyunculuya göz kırpan Race Park var. Race Park, takımlara özel hedeflerle (en çok yüzük topla, en çok darbe vur vb.) standart sıralamanın üstüne ikinci bir metrik bindiriyor; yerel co-op deneyiminde gülümseten sürpriz anlar yaratıyor. Grand Prix’lerde rastgele atanan “rival” mekaniği yarışın psikolojisini diri tutuyor; bir kişiyi geçmek çoğu zaman yarışı kazanmakla eşdeğer.

Sonic Racing: CrossWorlds oyununun çevrim içi cephesi sağlam ama sade. Arkadaşla lobi kurup beraber maçlara girebiliyor, pist oyluyor ve harf derecelerinde yükseliyorsunuz. Ancak çevrim içi Grand Prix setleri, kurallı etkinlikler ya da Race Park’ın özel hedeflerini çevrim içi havuza katmak gibi kalite artışına müsait alanlar var. Cross-play desteği sayesinde eşleştirme havuzu geniş; temel işlevler çalışıyor, ama zamanla çeşitlenmeye açık.

Sonic Racing: CrossWorlds içerisindeki sunum çizgisi enerjik; pistler görsel tema değiştirirken müzik de sizi Sonic külliyatı boyunca gezdiriyor. Rock tınılarıyla hız duygusunu besleyen parçalar ve tanıdık melodilerin yeni düzenlemeleri yarış adrenalinini diri tutuyor. Kayıttan itibaren müzikal çeşitlilik dikkat çekici ölçüde yüksek, kulak tırmalayan tekrar hissi hiç oluşmuyor.

Sonic Racing: CrossWorlds oyununun teknik tarafında ise PlayStation 5 Pro konsolundaki performans modunda kilitli 60 FPS akıcı bir temel sunuyor, fakat ağır hareket bulanıklığı zaman zaman görüntüyü bulandırabiliyor. Portal geçişlerinde efekt çözünürlüğü düşebiliyor; hız hissi müthiş olsa da bu anlarda netlik kaybı göze çarpıyor. Bunlar oyunun akışını bozacak türden hatalar değil, ama keskin bir görsel netlik bekleyenlerin not defterine düşmeli.

Karakter yelpazesi ise serinin şimdiye kadarki en Sonic ağırlıklı listelerinden biri; Sonic Racing: CrossWorlds içerisindeki tabanı sağlam ve oynanış farklılıkları istikrarlı. Üstüne aylar boyunca gelecek ücretsiz Sega cameoları ve ücretli dalgalarla büyüyecek bir vitrin planı var; Hatsune Miku, Persona 5 oyunundan Joker ve Like a Dragon serisinden Ichiban gibi isimler bu temponun habercisi. Konukların sessiz kalması küçük bir eksik; pist üstünde gayet canlı bir evren kurulmuşken bu karakterlerin de ses bulmasını isterdim.

Zorluk eğrisi iyi ayarlı ama temiz sürüş disiplinini hatırlatıyor: duvara çarptığınızda hızınız sert düşüyor, üst hız sınıflarında pist okuması daha da kritik. O yüzden yeni başlayanların düşük hız sınıflarından tırmanmasını öneririm; orta kademede yapay zekâ sertleşip refleks ve çizgi bilgisi istiyor. Sonic Racing: CrossWorlds içerisindeki birkaç saatin ardından kas hafızanız oturdukça hız basamaklarını yükseltmek tatlı bir meydan okumaya dönüşüyor. Parkur tasarımı ise Sonic evreninin geniş arşivinden esinlenen ana pistlerle ve CrossWorlds ziyaretleriyle görsel bir tura dönüşüyor.

Eski–yeni Sonic temalarının yanı sıra Sega tarihine göz kırpan sürpriz referans noktaları var; pistleri ikinci, üçüncü derlemelerde “şurada şu vardı” diye yakalamak ayrı bir keyif. Portal hamlesi, rotayı ezberlemeye dayalı tekdüzeliği kırıp yarışa taze bir dinamizm katıyor. Yarış bilimiyle eşya kaosu arasındaki denge zaman zaman dikiş gösteriyor; özellikle final metreleri sürpriz cezalara açık. Buna karşın drift–boost döngüsü, çok biçimli araç tasarımı ve gadget yüklemeleri bir araya gelince hâlâ sürüş becerisiyle fark yaratabildiğinizi hissediyorsunuz.

İnce ayar güncellemeleri ile eşya isabet hissi ve karşı hamle seçenekleri güçlendirilirse rekabetçi tavan daha da yükselebilir. İçerik yol haritası da iddialı; tek oyunculu hedefler, Time Trial madalyaları ve karakter dostluk yolları uzun vadede uğraş sunuyor. Öte yandan, bilet kazanım hızının yavaşlığı ve çevrim içi seçeneklerin görece temel kalması, aylar sonra oyuncu bağlılığında bir plato yaratma riski taşıyor. Belirli zamanlı meydan okumalar, çevrim içi Grand Prix’ler ve Race Park kurallarının eşleştirme havuzuna taşınması, canlı servis dokunuşu olmadan da tazelik sağlayabilir.

Sonic Racing: CrossWorlds, “Kart yarışında Sonic nasıl hissedilmeli?” sorusuna hız, akış ve sürprizle yanıt veren; klasik üç tur formatını boyut kapılarıyla tatlandırıp drift odaklı sürüşe derin kişiselleştirme katan bir paket. Eşya dengesindeki taşkınlıklar ve görsel bulanıklık gibi nüanslar var; çevrim içi modlar da çeşitlenmeye açık ama direksiyon başında geçirdiğim saatlerin özeti net: çizgiyi tutturduğumda oyunun beni ödüllendirme biçimini seviyorum ve bir sonraki kupayı kovalamak için tekrar tekrar piste dönüyorum.

Sonic Racing: CrossWorlds incelemesi
Sonic Racing: CrossWorlds
Olumlu
Drift–boost fiziği beceriyi ödüllendiriyor.
CrossWorlds portallarıyla rota seçimi stratejik derinlik katıyor.
Kara/su/hava dönüşümleri tempoyu taze tutuyor.
Zengin kişiselleştirme mevcut.
Grand Prix ve Zaman Denemeleri ile güçlü tek oyunculu omurga.
Enerjik müzikler ve tematik pist çeşitliliği bol.
Olumsuz
Eşya dengesi yarış sonuna doğru öngörülmez ve cezalandırıcı olabiliyor.
Portal geçişlerinde netlik kaybı ve hareket bulanıklığı rahatsız edebiliyor.
Bilet/kaynak kazanımı yavaş; ağır bir grind hissi yaratabiliyor.
Konuk sürücülerde seslendirme eksikliği atmosferi zayıflatıyor.
9