Elime kontrolcümü aldığım anda Egging On yapıtının benden ne istediğini çok net anladım. Oyun; kırılgan bir yumurtayı, tek nefeste tepeye taşıyacak kadar sabır, ritim ve denge istiyor. Kâğıt üzerinde komik duran fikir, oyun elinizdeyken ciddi bir hassasiyet sınavına dönüşüyor; ilk metrelerden itibaren küçük bir falso tüm koşuyu çöpe atabilecek kadar etkili. Yine de bu kırılganlığın üzerine kurulu platform yapısı, ilk dakikadan itibaren “az hata, çok odak” isteyen, ama hatalardan ders çıkardıkça daha çok açılan bir akış yakalıyor.

Yumurtanın tam bir küre olmaması her şeyi değiştiriyor. Ağırlık merkezi ileri ve geri salınırken yuvarlanışın ritmini okumayı öğreniyorsunuz, kısa hamleler için taban temasından minik sıçramalar alıyor, en yüksek menzil için tepe noktasına denk getirilen zıplayışı kolluyorsunuz. Bu hareket dili ilk başta kaprisli hissettirse de birkaç deneme sonra elinizdeki şekilsiz nesnenin nasıl cevap verdiğini okumaya başlıyorsunuz ve Egging On, sizi aceleci davranmaktan vazgeçiren bir hale dönüşüyor.

Bu fizik modelinin yanında yumurtanın içindeki akışkan kütlenin yarattığı küçük gecikmeler, her virajı planlı almayı öğretiyor. Kırılma eşiğini aştığınızda çatlaklarla yaşamayı, güvenli bir alanda durup kendinizi toparlamayı öğreniyorsunuz; fazla dibe çakıldığınızda ise kabuksuz hâlde kontrolü kaybetmemek için panik yönetimi yapmanız gerekiyor. Esprili üslup, düşüşlerin acısını yumuşatıyor ama Egging On, gevşediğiniz anlarda tek bir hatayla en başa yollayacak kadar acımasız olmayı da ihmal etmiyor. Bu da tekrar ve tekrar denemeyi bir şekilde teşvik ediyor.

Temel düzen tek bir soluksuz tırmanış. Kayıt noktası yok, yalnızca koşuyu ara verip kapatmanıza izin veren bir “mid-run” kaydı var; düşüş sonrası başladığınız zemine dönüyor ve yeniden deniyorsunuz. Bu yapı çıtayı sert koyuyor fakat aynı zamanda fiziksel doğruluk hissine güveniyor. Hatta hız koşucularına göz kırpan tek seferde bitirme başarımı bile var; yani ustalıkla kurulan ritim, oyunu izlemeye de oynamaya da uygun bir beceri sahnesine çeviriyor.

Buna karşın Egging On oyununun geliştiricileri, “zor ama adil” dengesini korumak için erişilebilir bir emniyet ağı eklemiş. Haritanın kritik noktalarına yerleştirilen insansız hava aracı pedlerini etkinleştirdiğinizde, düştüğünüzde sizi en yüksek açtığınız noktaya geri taşıyan nazik bir geri sarma sistemi devreye giriyor. İlk saatlerde bu sistemi önermekten çekinmem çünkü öğrenme eğrisini daha az yıpratıcı yapıyor, temel hareket cümlelerini sindirmenize alan açıyor ve neyin sizi gerçekten geliştirdiğini daha rahat görmenizi sağlıyor.

Bölüm kurgusu ise yukarı doğru kat çıktıkça tonu ve dekorasyonu değişen bölgelerle ilerliyor. Kümesin loş başlangıcından daha endüstriyel hatlara, oradan gündelik ayrıntılarla dolu alanlara doğru çıktıkça rota çeşitleniyor, küçük sürprizler gündelik nesneleri tehlike veya fırsata dönüştürüyor ve buna eşlik eden hafif tuhaflık oyunun kimliğini belirginleştiriyor. Bu yükseliş çizgisi, tek bir dev kule anlayışına monotonluk yerine merak duygusu ekliyor.

Tasarım da “oyuncak alanı” hissini özellikle iyi taşıyor. Zeminde vakit geçirebileceğiniz küçük aktiviteler, rota üstünde gizli hedefler ve kısa yollar var; bu sayede her denemede sadece tepeye bakmak yerine çevreyi kurcalamak da keyif veriyor. Aynı zamanda performans tarafı akıcı, müzik ve efektler tatlı bir mizah duygusunu destekliyor; böylece sinir bozucu bir düşüşten sonra bile oyuna dönmenizi teşvik eden bir ses manzarası oluşuyor.

Egging On oyununun kozmetik tarafı ise yalnızca yüzeysel değil, küçük yan görevlerle açılan damga görevleri üzerinden oynanışa bağlanmış. Kabuk kırıldığında damganızı kaybedip onu tekrar edinmeniz gerekiyor; doğru yere ulaştığınızda ise hem küçük bir zafer hissi hem de yeni bir kabuk tipiyle ödüllendiriliyorsunuz. Bu döngü, “sırf görünüş değişti” düzeyinden daha fazlasını vaat ederek deneysel denemelerinize amaç katıyor.

Asıl sürpriz ise özel yumurta kabuklarında. Çifte zıplayış ve zamanı yavaşlatma gibi güçler veren retro tatlı sürprizlerden sınırlı yakıtla dikey sıçramalar yapan roket hâllerine, durunca patlayan ya da şarjlı sıçrama kullanan varyantlara kadar uzanan bir yelpaze var. Bazıları saf mizah, bazıları doğrudan erişilebilirlik aracı, bazıları ise kendinizi kasıtlı olarak dezavantaja sokup ustalığı ispat etme çağrısı gibi çalışıyor. Bu çeşitlilik, tek bir fikirden beklenmeyecek kadar esnek bir öğrenme alanı sunuyor. Anlatım ise beklenmedik biçimde sıcak.

İsimsiz anlatıcı, tiz bir alaycılıkla değil, sakin bir dayanışma duygusuyla sizi yukarı çağırıyor; büyük düşüşlerde iç çeken, uzun denemelerde sabrınızı okşayan kısa cümleler, ekranda olan biteni yorumlarken motivasyonunuzu diri tutuyor. Bu ses, hedefe varamadığınız günlerde bile “bir deneme daha” hissini ayağa kaldıran görünmez yardımcı gibi çalışıyor. Benim için kırılma anı, zorluğun hıncını değil ritmini kavradığım yer oldu. Fizik tutarlı davrandığı için başarısızlığın nedeni belliydi; aceleci sıçrayış, yanlış açı, gereksiz risk. Bu netlik sayesinde yenilgiler öğretici, başarılar kalıcı hissetti. Yine de sabırsız oyuncular için oyunun enerjisi kolayca öfkeye dönebiliyor.

Bunun sebebi, tasarım kasıtlı olarak tek seferlik koşunun gerilimini seviyor ve bunu gizlemiyor. Elbette bu yaklaşımın “seyirlik” bir yanı var. Kontrol sizdeyken küçük mucizeler gibi görünen atlayışlar, dışarıdan bakılınca da bir beceri gösterisine dönüşüyor. Geliştiricilerin üstüne düşündüğü şeylerden biri de bu; hem kusursuz tırmanışa meydan okuyan, hem de daha geniş kitlelerin deneme-yanılma yoluyla keyif alabileceği iki ayrı ritmi aynı gövdede tutmak. Erişilebilir kontrol noktaları ve akıcı teknik yapı bu dengeyi pratikte taşır hâle getiriyor. Egging On, tek bir fikri hafiflikten çıkarıp sabır ve zamanlamayla örülmüş bir yükseliş öyküsüne çeviriyor.

Fizik temelli platform sürprizlerini sevenler için nokta atışı, günü yorgun kapatanlar için ise kısa seanslarda bile “bir adım daha yukarı” hedefiyle tatmin sunan bir yapboz. Mizah ve sunum dili siniri törpülüyor, denemeler arasında nefes veren küçük oyun alanları motivasyonu canlı tutuyor. Kapanışı dürüstçe yapayım: Oyunun kendi tabiatı gereği hınçlı anlar, boğaz düğümleyen düşüşler ve yeniden başlama bezginliği olacak. Ancak karşılığında, ritmi yakaladığınızda parmaklarınızla düşünmeyi öğreten, küçük kazanımları üst üste ekleyip tek bir uzun koşuya dönüştüren, akıcı performans ve ölçülü mizahla yer yer meditasyon kıvamına giren bir deneyim var. “Zor ama adil” çizgisini seviyorsanız bu yolculukta kırılmadan yükselmenin zevkini fazlasıyla bulacaksınız.

Egging On incelemesi
Egging On
Olumlu
Tutarlı fizik modeli; ağırlık merkezi ve iç akışkanın gecikmesiyle derin ama öğrenilebilir kontrol.
Düşüşleri yumuşatan drone-pad geri sarma sistemi sayesinde erişilebilir başlangıç deneyimi.
Çeşitli özel kabuklar (çifte zıplayış, zaman yavaşlatma, roket vb.) ile farklı oynanış tarzları ve beceri tavanı.
Damga görevleri ve açılan kabuk kozmetikleriyle sadece görünüş olmayı aşan küçük hedefler.
Tek kule yapısında bölge–dekor değişimleri; merak duygusunu canlı tutan tırmanış akışı.
Akıcı performans, hafif mizah ve sıcak anlatıcı; “bir deneme daha” motivasyonunu koruyor.
Olumsuz
Kayıt noktası kısıtlı yapıda büyük düşüşler tüm koşuyu çöpe atabiliyor; sabırsız oyuncu için yıpratıcı.
Emniyet ağı kullanmadığınızda ceza eğrisi sert; öfke–tekrar döngüsüne girmek kolay.
Tek kule fikri uzun seanslarda sınırlı çeşit hissi yaratabiliyor.
Fizik hassasiyetine alışana dek kontrol, küçük açı hatalarında beklenenden fazla cezalandırıcı.
Mizah ve sunum tonu moral bozucu seri düşüşlerin etkisini her zaman telafi edemiyor.
8

Etiketler: