Dune: Awakening, Funcom ekibinin Conan: Exiles ile kazandığı tecrübesi üzerine inşa ettiği yeni bir hayatta kalma ile MMO deneyimi ve Arrakis’in amansız çöl ortamını yalnızca atmosfer olarak değil, oynanışın tüm katmanlarına yayıyor. Frank Herbert’in klasikleşmiş eserinden ve Denis Villeneuve’ün ödüllü filmlerinden esinlenen oyun, oyuncuyu evrene derinlemesine bağlamayı hedefliyor. Açık dünya, yapı inşası, karakter gelişimi ve kaynak yönetimi gibi temel unsurlar, bu sert dünyada yaşam mücadelesini iliklerinize kadar hissettiriyor. Oyunun, rol yapma öğeleri ve sistemsel hayatta kalma mekaniğini birleştirerek oluşturduğu deneyim ise türdeşlerinden kolayca ayrışmasını sağlıyor.
Dune: Awakening, bir Mentat karakteri olarak Kaan’ın (evet, karakterlerime kendi adımı veriyorum) hikayesiyle başlıyor ve daha ilk dakikadan itibaren oyuncuyu hikâyeye ortak etmeyi başarıyor. Seçtiğiniz mentor ve doğum yeriniz, sadece bir rol yapma öğesi değil, aynı zamanda başlangıç sınıfınızı ve yetenek ağacınızı da belirliyor. Bu ilk tercihler, karakter gelişiminizin temelini oluşturuyor ve oyuna başlarken bile sizi stratejik kararlar almaya zorluyor. Ayrıca bu seçimler, ileride açabileceğiniz diyalog yolları ve görev çeşitliliği üzerinde de doğrudan etkili oluyor.
Erken oyunda klasik hayatta kalma döngüsü devreye giriyor. Hurda metal, lif ve taş toplayarak kendi temel araçlarınızı üretip ilk üssünüzü inşa ediyorsunuz. Dune: Awakening içerisindeki kaynak toplama sistemi, sıradan bir “topla ve unut” mekanizmasından çok daha derin bir şekilde işliyor. Madenleri lazerle tarayıp, mavi bir çizgiyi takip ederek maksimum verimle toplamak hem etkileşimli hem de ödüllendirici hissettiriyor. Oyuncuya kaynak yönetiminin yanı sıra zamanlamayı da öğretmesi, sistemin verimliliğini artırıyor ve farklı bir eğlence katıyor işe.
Ancak bu üs sadece barınma yeri değil. Dune: Awakening içerisinde sıkça karşılaşacağınız kum fırtınaları, barınak dışında kalırsanız sizi ya da aracınızı yok edebiliyor. Bu yüzden, temel hayatta kalma dinamikleri sadece oyuncuya değil, araçlarınıza da zarar verecek şekilde düşünülmüş. Garaj sistemi, üretim zincirinizin vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Üsler aynı zamanda kaynakları rafine etmek ve ekipman üretmek için gereken istasyonlara da ev sahipliği yapıyor.

Dune: Awakening içerisindeki üs yönetimi, jeneratörleri beslemek, kan arıtıcılarla su üretmek, bu suyu maden rafinerilerine aktarmak gibi birbirine bağlı süreçler zincirine dayanıyor. Bu sistemler hem gerçekçiliği artırıyor hem de oyuncuya yapacak sürekli bir şey sunuyor. Ayrıca yapı parçaları çeşitliliği, pencerelerden rampalara kadar geniş bir mimari özgürlük tanıyor ve oyuncuyu detaylara özen göstermeye itiyor. İnşa sistemi, sadece işlevsel değil aynı zamanda görsel tatmin de sağlıyor.
Oyun dünyasının yalnızca görsel değil, sistemsel olarak da yaşayan bir ekosistem sunduğu söylenebilir. Farklı bölgelerde farklı kaynaklar yer alıyor ve bu da oyuncunun sık sık haritanın çeşitli noktalarına seyahat etmesini gerektiriyor. Ancak, bir noktadan sonra bu seyahatler tekrara düşebiliyor. Özellikle de Dune: Awakening oyununu tek başına oynayanlar için bu süreç biraz yavaşlayabilir ve ilerleme hissi azalabilir. Sıkılabilirsiniz yani. Yine de bölgesel kaynak çeşitliliği, oyuncuyu risk ve ödül dengesini düşünmeye teşvik ediyor bence.
Sandbike, Groundcar ve Ornithopter gibi araçlar da Dune: Awakening oyununa derinlik katıyor. Özellikle de ikonik Ornithopter ile gökyüzünden manzaraya bakmak ve nadir kaynaklara ulaşmak, daha önce hiçbir MMO içerisinde görülmemiş bir özgürlük hissi sağlıyor. Araçların kullanımı sadece seyahat için değil, kaynak toplama ve görev tamamlama için de entegre edilmiş durumda. Her aracın kendine özgü avantajları ve sınırlamaları bulunuyor.
Sınıf sistemi, Dune: Awakening oyununun en dikkat çeken yönlerinden biri. Başlangıçta dört sınıf (Mentat, Trooper, Swordmaster ve Bene Gesserit) seçilebilirken, ileride beşinci sınıf olan Planetologist de açılabiliyor. Her sınıfın üç ayrı yetenek ağacı var ve farklı oyun tarzlarına hitap ediyor. Ayrıca mentor sistemleri sayesinde diğer sınıflardan da yetenek öğrenilebiliyor. Bu esneklik, sınıf sistemini dinamik kılıyor ve hibrit karakter yapılarına imkân tanıyor.

Yetenek ağaçları hemen açılmıyor, bunun için mentor bulmanız ve görevlerini tamamlamanız gerekiyor. Bu da Dune: Awakening oyununun RPG yönünü kesinlikle derinleştiriyor ve karakter gelişimini daha anlamlı kılıyor. Seçtiğiniz beceriler, oyunun hem PvE hem de PvP tarafında ciddi fark yaratabiliyor. Özellikle yetenek sinerjileri, takım oyununda büyük önem taşıyor. Uzun vadede bu sistemin ne kadar dengeli çalıştığı, metanın nasıl şekilleneceğiyle belirlenecek.
Görev sistemi ise ikiye ayrılmış durumda: Journey görevleri hikâye odaklı, Contracts ise klasik MMO görevleri gibi çalışıyor. Journey görevleri oyuncuya dünyayı, fraksiyonları ve Arrakis’in tarihini tanıtıyor. Bunlar oldukça erişilebilir ve fazla grind gerektirmiyor. Hikâyenin bazı noktalarında interaktif diyaloglar da mevcut; oyuncunun kararları küçük çaplı etkiler yaratabiliyor.
PvE tipi içerik oldukça çeşitli olsa da PvP sevenler için de bolca içerik var. Faction savaşları, siyasi görevler ve harita kontrolü gibi dinamikler, oyuna uzun vadeli bir rekabet alanı katıyor. Atreides ve Harkonnen gibi fraksiyonlar arasındaki savaşlar, Dune: Awakening oyununun sosyal yapısını şekillendiren unsurlar haline geliyor. Fraksiyonlar arası denge şu an için tam oturmamış olsa da (oyun sonuçta daha yeni çıktı) rekabetçi potansiyeli yüksek.
Çölün ortasında her zaman dikkatli olmak gerekiyor; ölüm an meselesi. Güneşin altında uzun süre kalmak, hidrasyonunuzu hızla tüketiyor. Kum fırtınaları hem size hem de aracınıza zarar verebiliyor. En tehlikeli unsur ise kuşkusuz sandworms. Arazi üzerinde ne kadar uzun kalırsanız, onları çekme riskiniz o kadar artıyor ve bir kere yakalandığınızda, her şeyinizi kaybediyorsunuz. Kum solucanlarının çıkma sıklığı bölgelere göre değişiyor ve rastlantısallık faktörü heyecanı artırıyor.

Bununla birlikte, Dune: Awakening içerisindeki düşman yapay zekâsının zaman zaman yetersiz kalması dikkat çekiyor. Bazen tepkisiz kalan düşmanlar ya da zayıf animasyonlar, yoğun geçen bir çatışmanın temposunu baltalayabiliyor. Animasyonların biraz daha akıcı hale getirilmesi ve yapay zekânın geliştirilmesi, bu atmosferi daha da güçlü kılacaktır. Özellikle grup içi savaşlarda düşmanların koordinasyon eksikliği hissediliyor ve keyif kaçırıyor.
Kaynak toplamak oyunun önemli bir kısmı ve geliştirilen tarama sistemi bunu eğlenceli hale getiriyor. Kaynağın içine lazerle yön vererek hızla toplamak, sıradan toplama sistemlerinden çok daha etkileşimli. Özellikle maden ve hurda toplama sürecinin ilginç olması, grind hissini törpülüyor. Ayrıca nadir kaynakların yer aldığı bölgeler daha riskli, bu da stratejik karar vermeyi teşvik ediyor. Çevresel risklerin artması, oyuncuların birbirine destek olmasını da kaçınılmaz kılıyor.
Karakterlerin susuzluklarını gidermek için düşmanlarının kanını toplayıp arıtarak içmeleri gibi karanlık temalar, Dune evreninin ruhuna sadık kalıyor. Hayatta kalmak için tüm sınırları zorlamanız gerekiyor. Su, enerji, barınak ve araç yönetimi birleşince tam anlamıyla sistemsel bir hayatta kalma simülasyonu ortaya çıkıyor. Bu da Dune: Awakening oyununu sıradan bir MMO olmaktan çıkarıp, anlatı ile mekanik uyumunu yakalayan nadir yapımlardan biri haline getiriyor.
Topluluk tarafı da oldukça güçlü. Oyuncular arasında yardımseverlik yüksek. Mesela bir oyuncunun sandbike’ı sandworm tarafından yok edildiğinde, başka bir oyuncunun ona yardım etmesi gibi örnekler, MMO deneyiminin ne kadar kişisel hale gelebileceğini gösteriyor. Ticaret merkezleri ve sözleşme panoları da sosyal etkileşimi artıran önemli araçlar. Ek olarak, oyuncu koalisyonları ve topluluk etkinlikleri, iş birliği dinamiklerini daha fazla ön plana çıkarıyor.

Dune: Awakening, ilk saatlerinde aksiyon doluyken, orta evredeki yavaşlama bazı oyuncular için sorun yaratabilir. Bu geçiş bölgesinde kaynak bulma ve taşıma zorluğu, özellikle tek başına oynayanlar için yıpratıcı olabilir. Ancak bu süreçten sonra yeni ulaşım sistemleriyle oyun tekrar açılıyor ve daha stratejik, daha geniş ölçekli bir yapı kazanıyor. Endgame içeriklerinin artmasıyla birlikte bu boşluk daha az hissedilecektir ama şimdilik biraz beklemek gerekiyor.
Görsel olarak ise Dune: Awakening, çarpıcı sahnelere sahip. Özellikle sinematik geçişler ve atmosferik ışıklandırmalar, oyuncuyu evrene derinlemesine çekiyor. Haritalar büyük ve çeşitli, dağlardan kum denizlerine kadar farklı biyomlar içeriyor. Görsel detaylar, oynanışı destekleyici düzeyde kaliteli ve etkileyici. Özellikle gece-gündüz döngüsünün oynanışa olan etkisi, görsellik kadar mekanik boyutta da etkili ve kesinlikle özenli hissettiriyor.
Dune evrenine dair bilgi sahibi olan oyuncular için Dune: Awakening, adeta bir rüya sunuyor. Ancak evrene uzak olan oyuncular için ilk başta bazı terimler ve konseptler karmaşık gelebilir. Geliştiricilerin bu konuda yeni oyuncuları biraz daha destekleyici rehber sistemleri sunması, erişilebilirliği önemli ölçüde artırabilir. Yine de sabırlı olanlar, oyun ilerledikçe kendilerini Arrakis’in bir parçası gibi hissetmeye başlıyor. Zamanla her şeye alışıyorsunuz.
Sonuç olarak, Dune: Awakening, yalnızca bir hayatta kalma oyunu değil, aynı zamanda derin bir RPG, devasa bir MMO ve sürükleyici bir bilimkurgu anlatısı. Teknik olarak hâlâ geliştirilecek yönleri olsa da, hem içerik zenginliği hem de atmosfer kalitesiyle piyasadaki en özgün yapımlardan biri. Eğer Arrakis’in acımasız kumlarında yaşam mücadelesi vermeye hazırsanız, bu deneyim sizi uzun süre bırakmayacaktır. Bu oyunu sizlere rahatlıkla önerebilirim.