Yıl 2025. Oyun dünyası hâlâ canlı servis modelleriyle, devasa açık dünyalarla ve yüzlerce saatlik içerik vaatleriyle boğuşurken Keep Driving tüm bunlara adeta bir karşı duruş sergiliyor. İsveçli bağımsız bir oyun geliştirme stüdyosu YCJY Games ekibinin geliştirdiği bu sıra tabanlı yolculuk ve rol yapma oyunu, oyuncuyu dev bir festival için yola çıkmaya davet ederken, asıl hikâyenin bu yolculuğun kendisi olduğunu baştan söylüyor.

Keep Driving oyununun temelinde oldukça sade ama etkili bir fikir yatıyor: Arabanı hazırla, haritayı aç, bir rota seç ve yola çık. Her durak arasında rastgele olaylar yaşanıyor; kimi zaman yolda bir koyun sürüsü karşına çıkıyor, kimi zaman düğünden kaçan bir gelin seni otostopla yakalıyor. Oyun bu deneyimi, The Oregon Trail serisinin hayatta kalma ruhunu, FTL: Faster Than Light yapıtının stres yönetimini ve klasik RPG unsurlarını bir araya getirerek sunuyor.

Oyunun sistemleri ilk bakışta karmaşık gibi görünse de oldukça kullanıcı dostu bir yapıya sahip. Enerji, benzin, dayanıklılık ve para gibi dört temel kaynak var ve bu kaynaklar; rastgele karşılaştığın “yol olaylarında” test ediliyor. Sıra tabanlı bir yapıya sahip bu karşılaşmalar, gelen tehditlere uygun yetenek kartlarıyla çözülüyor. Keep Driving içerisinde rakibin canını sıfırlamak yok; onun planladığı eylemleri iptal etmek esas hedef.

Sistem sade ama etkili. Yetenek kartlarının sınırlı kullanımı, seni düşünerek oynamaya zorluyor. Arabanın torpido gözündeki nesneler (örneğin enerji için sigara, dayanıklılık için koli bandı gibi) stratejik olarak kullanılabiliyor. Bu sistem, Keep Driving içerisinde klasik dövüş dinamiklerinden farklı olarak oyuncuya daha “gerçekçi” bir kriz yönetimi hissi veriyor.

Ana karakterimiz, yaz tatilinde evinden çıkıp ülkenin öteki ucundaki bir müzik festivaline gitmeye karar veren bir genç. Arabamız envanterimiz; torpido gözüne eşyaları koyuyor, bagaja yiyecek yığıyoruz, arka koltuklara otostopçuları alıyoruz. Hikâye, esasında herkesin içinde az da olsa taşıdığı bir yolculuk özlemini işliyor: Sırt çantası, azıcık para ve belirsiz bir rota. Otostopçular ise oyunun belki de en güzel sürprizi. İsimleri yok, sadece “The Punk”, “The Kid”, “The Songwriter” gibi etiketleri var ama zamanla sana hikâyelerini anlatmaya başlıyorlar…

Otostopçuların bazıları sadece yolculukta eşlik ediyor, bazıları ise kendi yan görevlerini getiriyor. Hepsinin farklı kartları, etkileri, bazılarının köpeği bile var. Kimi çok yardımcı, kimi ise bela ama hepsi yolculuğu daha canlı kılıyor. Bu karakterler sadece mekanik açıdan değil, tematik olarak da önemli. Her biri hayatın kıyısında durmuş, biraz yorgun, biraz kırık insanlar. Tıpkı senin karakterin gibi… Yolculuk esnasında gelişen diyaloglar, anılar ve küçük kararlar bu Keep Driving isimli video oyununu gerçekten hissettiren bir deneyime dönüştürüyor.

Grafik olarak Keep Driving, piksel sanatını nostaljiyle harmanlıyor. Arabayla ilgili her şey analog olarak tasarlanmış: Torpido gözü gerçekten açılıyor, harita elle seçiliyor, radyoda çalan indie parçalar ise adeta sahnenin ruhunu taşıyor. Kullanıcı arayüzü tasarımı yer yer hataya açık ama bu hatalar oyunun ruhuna zarar vermekten çok onu tamamlıyor bence.

Müzik demişken: Keep Driving oyununun müzikleri gerçekten harika. Makthaverskan, Westkust, Fucking Werewolf Asso gibi grupların parçalarıyla dolu liste, sadece oyuna değil gerçek hayat yolculuklarına da eşlik edebilir. Festival yolculuğunun sonunda bir otostopçudan CD almak gibi küçük ama duygusal anlar, bu oyunun güçlü yanlarından biri.

Bitiş çizgisi sadece bir konser değil. Oyun, farklı sonlarla sonuçlanabiliyor: Tutuklanmak, bağımlı hale gelmek, ailesine dönmek zorunda kalmak ya da yol boyunca yeni hayatlara adım atmak gibi birçok seçenek var Keep Driving içerisinde. Her karar, her sapak başka bir sonun kapısını açabiliyor. Bu da tekrar oynanabilirliği ciddi şekilde artırıyor. Zorluk dengesi ise oldukça insaflı. Oyunun temelinde strateji var ama seni cezalandırmak yerine düşünmeye teşvik ediyor.

Mesela, yakıt bittiğinde bir yolunu buluyorsun, ama bazen “anneleri arayıp yardım istemek” gibi utanç verici çözümler de gündeme geliyor. Bunlar hem komik hem de gerçek. Yalnızca oynanış değil, oyun tonu da değişken. Bazen neşeli bir sahneden sonra sert bir olayla karşılaşıyorsun. Bu, bazı oyuncular için “tonal kırılma” olarak hissedilebilir ama hayat da böyle değil mi zaten? Rastgele, inişli çıkışlı, çelişkili. Keep Driving bu gerçekçiliği estetikle birleştiriyor.

Elbette her şey Keep Driving içerisinde kusursuz değil. Özellikle otostopçu etkileşimleri biraz daha derin olabilirdi. Bazı olaylar tekrar edebiliyor. Ayrıca, Steam Deck gibi küçük ekranlı cihazlarda arayüz okunabilirliği problem yaratabiliyor. Ancak bu, sadece 2 kişilik bir ekipten çıkan bir oyun için tolere edilebilir eksiklikler. Bunları eksi olarak gösterirken bile açıkçası biraz çekindim.

Keep Driving, yola çıkma hayalini sanal dünyada yaşamak isteyenler için biçilmiş kaftan. Büyük bütçeli yapımlardan sıkılanlara, kararlarının bir ağırlığı olsun isteyenlere ve gerçek dünyadan kısa bir mola almak isteyenlere tavsiye edilir. Bu oyun, sana kendi yol hikâyeni yazma özgürlüğü tanıyor. Bazen doğru kararlar vereceksin, bazen her şey ters gidecek ama tıpkı gerçek bir yolculuk gibi, aradığın şey varış noktası değil; yolda başına gelenler, gördüklerin, tanıştıkların.

Keep Driving incelemesi
Keep Driving
Olumlu
Yolculuk temasını başarıyla yansıtan atmosfer.
Yaratıcı dövüş/karşılaşma sistemi.
Otostopçularla gelen yan görevler ve karakter gelişimi.
Zengin müzik seçkisi.
Yüksek tekrar oynanabilirlik.
Tematik tutarlılık ve güçlü yazı dili.
Olumsuz
Bazı olayların sık tekrarı.
Otostopçu etkileşimleri yüzeysel kalabiliyor.
Küçük ekranlarda arayüz kullanımı zor.
9

Etiketler: