Afterlove EP, her şeyden önce bir vedadır. Coffee Talk serisinin yaratıcı ismi olan Mohammad Fahmi’nin ardından kalan bir hikâyedir; aynı zamanda onun dünyaya bıraktığı son melodidir. Bu yapım yalnızca bir oyun değil, bir kapanış notasıdır. Pikselnesia stüdyosu, Fahmi’nin ölümünden sonra projeyi tamamlayarak, hem onun hatırasını yaşatmayı hem de oyunculara kişisel bir yas yolculuğu sunmayı başarmış ve bu proje şahane bir şey…
Afterlove EP oyununun başrolünde Rama adında bir müzisyen yer alıyor. Bir yıl önce kaybettiği sevgilisi Cinta’nın ölümünün ardından hayata tutunmaya çalışan, ama geçmişten kopamayan bir adam kendisi. Hikâye, Cinta’nın fiziksel yokluğuna rağmen zihinsel varlığını Rama’nın hayatında nasıl sürdürdüğünü inceliyor. Cinta’nın sesi hâlâ Rama’ya eşlik ediyor; destek olur gibi görünse de çoğu zaman onun gerçeklerle yüzleşmesini engelliyor.
Afterlove EP, yalnızca bir kaybı değil, aynı zamanda bu kaybın ardından oluşan ilişkisel kırılmaları da anlatıyor. Rama’nın arkadaşları – özellikle grup üyeleri Adit ve Tasya – ondan uzaklaşmış. Bir yıldır süren sessizliği, belirsizliği ve bencilliği yüzünden gruptaki denge bozulmuş, herkes kendi yolunu çizme arayışına girmiş. Oyuncu, Rama’nın bu ilişkileri yeniden kurma çabasına ortak oluyor. Ancak bu öyle “hadi yeniden başlayalım” kadar basit değil…
Afterlove EP, klasik bir “grubu yeniden bir araya getirme” hikâyesinden çok daha derin. Tasya’nın bir noktada Rama’ya açık açık söylediği gibi: “Ayın sonuna kadar toparlanmazsan, grup dağılır.” Bu, oyunun duygusal nabzını belirleyen net bir dönüm noktası. Hikâye, bizi Rama’nın iç dünyasında giderek daha derine sürüklüyor. Onun bencillikleriyle, hatalarıyla ve yüzleşemediği duygularla baş başa bırakıyor ve etkili bir şekilde kendisini sunuyor.

Afterlove EP oyununun yapısı, sosyal simülasyon türüyle benzeşiyor. Her gün iki farklı zaman diliminde bir etkinlik seçiyorsunuz: arkadaşlarla buluşmak, terapiye gitmek, sokakta müzik yapmak ya da geçmişe dönüp Cinta’yla olan anılarınızı yaşamak. Bu kısıtlı zaman dilimi, oyuncuya sürekli olarak “kime zaman ayırmalıyım?” sorusunu sorduruyor. Böylece Rama’nın iç çatışmaları, mekanik olarak da size yansıyor ve önemli seçimler yapıyorsunuz.
Yapılacak seçimler yalnızca günü değil, finali de şekillendiriyor. Terapiye gitmek mi, yoksa sadece arkadaşlarla vakit geçirip geçmişi bastırmak mı? Eski arkadaşlara şans vermek mi, yoksa yeni ilişkiler kurmaya cesaret etmek mi? Oyuncunun kararları Rama’nın hem kişisel gelişimini hem de hikâyenin sonunu belirliyor. Bu sayede Afterlove EP, pasif bir anlatıdan çıkarak oyuncunun duygusal katılımını teşvik eden bir deneyime dönüşüyor.
Cinta’nın sesinin hikâyede oynadığı rol özellikle dikkat çekici. Başta nazik ve yönlendirici gibi görünen bu iç ses, zamanla Rama’nın bencilliklerini besleyen bir yankıya dönüşüyor. Oyuncu, Cinta’nın söylediklerine katılmakta zorlandıkça, Rama’yla aradaki duygusal bağ da sınanıyor. Oyun, oyuncunun karakterle olan duygusal uyumunu bozmaktan korkmuyor; tam tersine bu çatışmayı bilinçli olarak kullanıyor. Bu element beni oldukça etkiledi açıkçası.
Bu açıdan bakıldığında, Rama kusurlu bir karakter ve bu kusurlar onu gerçek kılıyor. Afterlove EP, oyuncuya idealize edilmiş bir kahraman değil, hayatın içinde boğulmuş, hata yapan, kendine dönük biri sunuyor. Hikâye ilerledikçe, onun yalnızca bir sevgiliyi değil; arkadaşlarını, kendini ve geleceğini de kaybettiğini fark ediyorsunuz. Yas süreci, yalnızca ağlamak değil; aynı zamanda hayatta kalmak ve yeniden başlamak zorunda olmak gibi hissettiriyor ki bence böyle.

Oyunun anlatısal derinliği, oyuncuya bu acıyı pasif şekilde değil, aktif olarak hissettirmeyi başarıyor. Terapi seanslarında seçilen diyaloglar, arkadaşlarla kurulan ilişkilerin kırılganlığı ve hatta yapılan şarkı sözleri bile Rama’nın hangi noktada olduğunu gösteriyor. Oyuncunun verdiği her karar, bir iç dünyayı şekillendiriyor. Mekanik anlamda ise oyun, günlük seçimlerin dışında bir de ritim tabanlı mini oyunlar barındırıyor. Rama bir müzisyen olduğu için müzik oyunun hem teması hem de oynanış unsurlarından biri. Bu bölümler hem müzikal atmosferi destekliyor hem de Rama’nın iç dünyasının dağınıklığını yansıtıyor: İşler iyi giderken akıcı, kötü giderken zor. Ancak, arayüzün ve nota akışının yer yer sezgisel olmaması bu mini oyunları teknik olarak zayıflatıyor.
Ritim bölümlerindeki zorluk ayarı yalnızca “normal” ve “zor” olmak üzere ikiye ayrılmış. Bu da özellikle türün yeni oyuncuları için yüksek bir öğrenme eğrisi yaratıyor. Notaların yönlere göre değil, sayfa üzerinde akışına göre ilerlemesi karışıklık yaratabiliyor. Bununla birlikte, oyun yanlış nota bastığınızda müziği tamamen kesmek yerine bozuk bir ses ekleyerek devam ettiriyor; bu da deneyimin bütünlüğünü korumada başarılı bir tercih. Görsel tasarım açısından da oyun, çizim stilini el çizimi dokusuyla birleştiriyor. Bu estetik seçim, yalnızca stilistik bir tercih değil; aynı zamanda Cinta’nın yokluğunun varlığını simgeleyen bir anlatı aracı. Sanki tüm dünya onun gözünden çizilmiş.
Jakarta sokaklarının tasarımı da kültürel detaylar ve müzikal unsurlarla beslenmiş, özgün bir şehir atmosferi yaratıyor. Müzikler de oyunun ruhunu taşıyan bir diğer güçlü unsur. L’Alphalpha adlı Endonezyalı bağımsız grubun hazırladığı parçalar, duygusal geçişleri destekliyor. Bazı sahnelerde sadece birkaç nota bile, karakterlerin söyleyemediklerini anlatıyor. Şarkı sözlerini oyuncunun seçebilmesi ise karakter gelişimini daha da kişiselleştiriyor. Ne yazık ki teknik açıdan oyun zaman zaman sorunlu. PlayStation 5 üzerinde ise metin kutuları zamanla bozulabiliyor, yazılar yavaş akıyor. Bu hatalar oyunu tamamen bozmuyor ama duygusal yoğunluğu baltalayabiliyor. Bu gibi küçük ama sık karşılaşılan problemler, tempoyu ve daldırmayı zedeliyor.
Yine de bu teknik aksaklıklar, oyunun arkasındaki hikâyeyi bildiğinizde daha affedilebilir hale geliyor. Fahmi’nin vefatından sonra projeyi tamamlamak, yaratıcı vizyonu korumak ve duygusal dengesini bozmamak büyük bir sorumluluk. Pikselnesia ve Fellow Traveller ekibi, bu yükün altından şefkatle kalkmış. Afterlove EP; aşkı, kaybı, bencilliği, değişimi ve iyileşmeyi aynı hikâyede yoğuran küçük ama etkileyici bir oyun. Oynamak bazen zor, bazen rahatsız edici ama sonunda dönüp baktığınızda sizi olduğunuz yerden bir adım ileri taşıyan bir deneyim. Hem yaratıcı ekibin hem de oyuncunun yas sürecini onurlandıran bir yapıt olarak hafızalarda kalacak.