White Shadows oyununu görünce aklınıza ilk olarak Inside ve Limbo oyunları gelebilir. Açıkçası böyle düşünmekte de çok haklısınız; Monokel, kendi oyunlarını geliştirirken, Playdead cephesinin projelerinden az da olsa ilham almış gibi duruyor. Bu yeni video oyununda da aslında karanlık, şiddet ve korku dolu bir dünyaya yolculuk ediyoruz. Bir kere daha distopik bir dünya görüyoruz ve bu sefer Ravengirl isimli bir karakterin kontrolünü ele alıyoruz. Karakterimiz için ne yazık ki pek de bir umut yok gibi görünüyor ama kendisi yine de kaderine ulaşabilmek için hayata karşı büyük bir savaş veriyor. Bu sırada kurtlar da bizi izliyor.

White Shadows aslında sinematik yapıya sahip bir bulmaca ve platform oyunu. Tamamen gökdelenlerden oluşan bir şehrin içerisinde, bizleri öldürmek için can atan birbirinden farklı düşmanlardan kaçarak, aslında bu distopik şehri çok iyi bir şekilde keşfedebiliyoruz. Ravengirl olarak sadece bu şehrin en dibini değil, en üstünü de görüyoruz. Maceramız boyunca, hayatta kalmayı başarmış olan bazı diğer kişilerle karşı karşıya gelebiliyoruz, kısa da olsa onların hikayelerine tanıklık edebiliyoruz ve daha sonra şehirden kaçma maceramıza devam ediyoruz. Tüm bu maceralar, görsellerden de görebileceğiniz üzere tek renkli bir sanat tasarımı ile gösteriliyor.

White Shadows oyununun temelinde de aslında bu tek renkli sanat tasarımı yatıyor. Oyunun aslında benzersiz sayılabilecek olan atmosferi, korku dolu anları ve çok daha fazlası bu sanat tasarımı ile ön plana çok başarılı bir şekilde çıkıyor. Gözleriniz aslında görsellik ile meşgul iken bir diğer yandan da oyunun zengin hikayesine ve hikaye anlatımına odaklanmaya çalışıyorsunuz. Oynanış tarafında ise bulmaca temelli platform ögeleri karşınıza çıkıyor. Oyun, belli bir tempoda sürekli yeni şeyler karşınıza çıkartmaya çalıştığı için uzun vadede çok da sıkıcı bir deneyim yaşanmıyor. Yine de bu oyunun da kendisine göre bazı problemleri var tabii ki.

Problemlerden bahsetmeden önce şunu da söylemek lazım: White Shadows, hikaye tarafında modern dünyanın problemlerine de kritik bir şekilde parmak basıyor. Tüm bu anlattığım şeylerin üzerine başarılı sayılabilecek müzikler ve ses tasarımı da eklendiği zaman, zaman zaman hoş bir deneyim sunulabiliyor. Yalnız hem sunum tarafında sunulan deneyim, hem de bulmaca-platform tarafında sunulan deneyim, kendisine has problemlere sahip. Bu problemler de ne yazık ki oyunun genel kalitesini aşağıya çekebilecek kadar güçlü bir yapıda. Dilerseniz, onlardan artık bahsetmenin vakti geldi efendim.

White Shadows

White Shadows, bazı ciddi problemlerle boğuşuyor

White Shadows oyununda dikkatinizi çekebilecek olan ilk problem, aslında daha ilk saniyesinden kendisini gösteriyor. Bu problem ise performans ile alakalı. Ben bu video oyununu 4K destekli bir televizyonda, PlayStation 5 konsolumda deneyimledim. Oyunun yeni nesil versiyonu da bulunuyordu ama sunulan performans ne yazık ki berbattı. Oynanış anlarında bu problemi çok hissetmiyorsunuz ama oynanış harici her sahnede, öyle veya böyle, performans temelli bir sıkıntı ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu da ne yazık ki oyunun akıcılığını ciddi anlamda bozuyor, oyundan elde edilebilecek olan keyfi baltalıyor.

Oynanış sırasında performans temelli problemler olmasa bile White Shadows, orada da sizlere başka sıkıntılar sunuyor. Mesela, bu tip platform oyunlarında en önemli olan şey karakterimizin hareket etmesini sağlayan mekaniklerdir. Bu mekaniklerin çok kaliteli olması gerekir ama bu durum için ne yazık ki o kalite geçerli değil. Yürüme hissi ne yazık ki çok zayıf, ses tasarımında bir geri bildirim bile yok. Aynı zamanda çok yavaş hareket ediyoruz ve zıplayarak hareket etmek, yürümekten çok daha avantajlı gibi görünüyor. Bu da, bu tip video oyunlarında pek ideal bir senaryo değil ne yazık ki.

Zıplamak, yürümekten daha hızlı hareket etmeyi sağladığı için zıplamalarınızı zamanlamak ne yazık ki kafanızdaki kadar kolay işlemiyor. Özellikle de zaman sınırlı zıplamalar yapmanız gerektiği zaman bunun sıkıntısını çok çekiyorsunuz. Bunun haricinde, White Shadows oyununda bazı kritik oyun hataları da bulunuyor. Bu hatalardan bir tanesi sayesinde, her yeniden doğduğunuzda bitmek bilmeyen bir zıplama animasyonunda kilitli kalıyorsunuz ve oyunu yeniden başlatmadan ilerleme sağlayabilmek pek mümkün olmuyor. Bu ve buna benzer hataları arka arkaya yaşamak, oyunda yaşatılan deneyimi çok aşağı seviyelere çekiyor.

White Shadows, oynanış tarafında mobil yapınızı da çok kısıtlıyor ki bulmaca-platform temelli video oyunlarında bu kesinlikle yapılmaması gereken bir şey. Bu yüzden oyunun bazı platform temelli kısımları çok yavaş ve herhangi bir heyecan olmadan ilerliyor. Mobil olamama problemi kalktığı zaman da oyunun genel bulmaca-platform temelli tasarımını sıkıcı bulabilmeniz mümkün. Yani, inceleme yazımın başında Inside ve Limbo gibi oyunlardan bahsettim ama bu yapıtın, Playdead ekibinin oyunlarına erişebilmesi için daha kırk fırın ekmek yemesi gerekiyor. Yine de bu oyun, 7 kişilik bir ekibin daha ilk projesi. Bu yüzden çok da üstlerine gitmemek lazım.

White Shadows

Bulmacalarda da bazı problemler baş gösteriyor

White Shadows oyununun oynanış tarafındaki tek problemi, platform ögelerinde değil; bulmaca tarafında da bazı problemler var. Mesela, bulmacaların neredeyse tamamı oldukça vasat ve hiç de bulmaca gibi hissettirmiyor. Bazı bulmacaların ne olduğunu bile anlamadan, sadece rastgele butonlara basarak geçebiliyorsunuz. Bu da yine bir bulmaca oyununun uzak durması gereken bir şey. Bu oyunun parladığı tek nokta, aslında gizlilik temelli ufak bölümleri. Bu bölümlerde farklı şekillerde, farklı düşmanlardan saklanarak ilerlememiz gerekiyor. Evet, burada öyle çığır açan bir sistem yok ama en azından bir heyecan sunulabiliyor.

Bahsedebileceğim bir diğer problem ise oyunun hikayesi ile alakalı. Ben açıkçası gerçek dünya problemlerini video oyunlarında görmeyi çok fazla sevmiyorum. Daha doğrusu, oyunların tamamının bu şekilde tasarlanmasını sevmiyorum. Yoksa; ırkçılık, cinsiyetçilik ve benzeri problemler kesinlikle oyunlarda yer almalı, bunlar gerçek bir şekilde gösterilmeli ve insanlar bilinçlendirilmeli ama aynı zamanda da White Shadows gibi bir oyunun %95 kadarı tamamen gerçek dünyadaki problemlere yapılan gizli kapalı göndermeler ile geçmemeli. Bu oyun 4 saatte bitirilebiliyor ve oyunun 3 saatinden daha fazlası, bu problemlerle boğuşmak ile geçiyor.

White Shadows oyununun kendi hikayesine en fazla yarım saat ayrılıyor ve bu da ne yazık ki pek hoş bir şey değil. Anladık, kreatif yönetmen olan arkadaş kendisini çok zeki bir şekilde öne atıp, oyunun kendi hikayesinden ziyade sadece sosyal yorum yapmaya çalışıyor ama bunun oranı bence yarı yarıya olmalıydı. Bu arada, yarım saat ayrılan oyunun kendi hikayesinde de kayda değer hiçbir şey olmuyor. Sonucunda da elde tutulabilir hiçbir şey sunmuyor bu oyun. Olumlu noktalar, olumsuz olanların altında eziliyor ve sonucunda da elimizde sadece görsellik kalıyor. Yalnız, bu görselliği de elde edebileceğiniz daha çok fazla oyun bulunuyor piyasada.

White Shadows, PlayStation Store üzerinde 190 TL üzerinden satılıyor. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, Steam üzerindeki fiyat ise 30 TL civarında. Eğer, Inside ve Limbo gibi video oyunları ilginizi çekiyorsa, White Shadows yapıtına da bir şans verebilirsiniz ama her halükarda bir indirim beklemenizi öneriyorum. Yani, tercih edeceğiniz platform Steam olsa bile 30 TL değil, en fazla 15 TL filan ödemelisiniz bu oyuna. Konsol tarafında her şey biraz daha pahalı olacağı için oradaki minimum fiyatı da 50 TL olarak önerebilirim. Her şeye rağmen, karşımıza vasat bir oyun var. Kendisinin sadece hatalarını düzeltmesi ve indirime girmesi için vakte ihtiyacı var.

White Shadows
White Shadows
Olumlu
Tek renkli görselliği ve sanat tasarımı oldukça etkileyici olabiliyor.
Verilen gerçeklik hissi, anlatılmaya çalışılan hikayeyi olumlu etkiliyor.
3-4 saat boyunca sosyal yorum dinlemek istiyorsanız, ideal bir oyun.
Olumsuz
Hiç yaratıcı hissettirmeyen bölüm tasarımları ve ilerleyiş hissi.
Bulmacalar oldukça basit ve platform hissi de oldukça zayıf.
Oyunun sadece ufak bir kısmında ana hikayeye parmak basılıyor.
5

Etiketler: