Drug Dealer Simulator, isminden de anlaşılacağı üzere, herhangi bir örtmeye gerek duymayan bir konsepte sahip. Bu oyun ne gösterişli, ne aksiyon dolu, ne de herkesin sevebileceği türden. Ancak, ham mekanikleri ustaca kullanıp, sistematik bir kaos yaratmayı seven oyuncular için fazlasıyla tatmin edici bir deneyim sunuyor. Göz alıcı sinematikler veya dram yüklü bir hikâyeden uzak; burada önemli olan planlama, yönetim ve sokak seviyesinden yükselerek kendi suç imparatorluğunu kurma.
Oyundaki yolculuğumuz, sıradan bir sokak satıcısı olarak başlıyor. Henüz mafya babası değiliz, hatta gangster bile değiliz. Küçük miktarlarda ürünle, arka sokaklardaki kuytu köşelerde müşterilere ulaşmaya çalışıyor, polis devriyelerinden kaçıyor, tanımadığımız kişilerden gelen mesajlara cevap veriyoruz. Ancak zamanla, bu küçük işler büyüyor; kendi üretimimizi yapıyor, ürünü kesiyor, yeniden adlandırıyor ve şehrin çeşitli bölgelerinde bir ağ kurmaya başlıyoruz.
Drug Dealer Simulator içerisinde klasik anlamda bir hikâye yapısı bulunmuyor. Derinlemesine karakter gelişimi veya çarpıcı sinematik anlatımlar arıyorsanız, bu oyun size göre değil. Hikâye; e-postalar, telsiz konuşmaları ve gizemli telefon aramaları aracılığıyla parçalar hâlinde sunuluyor. Yine de bu minimal anlatım tarzı, atmosferi oluşturmak için yeterli. Oyun sizi dramatik bir hikâyeye değil, karanlık bir sokak hikâyesine davet ediyor.
Bu eksikliği, atmosferdeki yoğunluk telafi ediyor. Oynarken kendinizi sürekli tetikte hissediyorsunuz. Özellikle geceleri yapılan teslimatlar, gerilim dolu anlara sahne oluyor. Bir köşeyi dönerken karşınıza çıkabilecek bir polis arabası, tüm işlerinizi berbat edebilir. Oyunun sunduğu şehir ortamı, Amerikan ve Doğu Avrupa dokunuşlarını harmanlayan kirli, kasvetli ve gergin bir tasarıma sahip.

Drug Dealer Simulator oyununun asıl parladığı nokta, sunduğu katmanlı mekanikler. Silahlı çatışmalardan uzak duran bu yapım, aslında bir lojistik simülasyonu. Uyuşturucu satışı burada bir bahaneye dönüşüyor; asıl odak, üretim, dağıtım ve yönetim üzerine kurulu. Her detay bir zincirin parçası gibi işliyor ve sizi giderek daha karmaşık sistemlere adapte olmaya zorluyor.
Drug Dealer Simulator içerisindeki ilk adım laboratuvarınızda başlıyor. Burada ürünleri kesiyor, karıştırıyor, hatta yeniden adlandırıyorsunuz. Kendi tariflerinizi oluşturmak ve bu tarifleri geliştirerek maksimum kâr elde etmek fazlasıyla tatmin edici bir deneyim sunuyor. Kimyasal dengeyi sağlamak ve doğru oranda katkı maddesi kullanmak, işin matematik kısmını oluşturuyor ve bu da oyun severlerin detaycılığına hitap ediyor.
Ürün hazırlandıktan sonra ya bireysel müşterilere teslimat yapıyor, ya da işe aldığınız satıcılar aracılığıyla toptan satışa geçiyorsunuz. Her iki yöntemin de kendine has avantajları var. Envanter yönetimi, satıcıların stoklarını takip etmek ve polisten kaçmak bir süre sonra tam zamanlı bir iş halini alıyor. Oyun bu noktada, zorluk eğrisini başarılı şekilde tırmandırıyor.
İtibarınız arttıkça haritanın yeni bölgeleri açılıyor. Bu bölgeler kendi risk-ödül oranlarına sahip ve genişlemek demek, daha fazla çalışan, daha fazla ürün ve dolayısıyla daha fazla sorun anlamına geliyor. Ancak bu karmaşa, oyunun en güçlü yanı olan büyüme hissini doğuruyor. Küçük bir çanta ürünle başladığınız yolculuğun sonunda, koca bir şehri kontrol etmeye çalışmak doyurucu.

PlayStation 5 Pro üzerinde deneyimlediğim Drug Dealer Simulator, PC versiyonuna oldukça yakın bir kalite sunuyor. Kontroller, DualSense ile uyumlu hale getirilmiş ve kullanıcı arayüzü genellikle sorunsuz çalışıyor. Ancak tamamen kusursuz olduğunu söylemek zor. Bazen bilgisayara giriş süreleri uzayabiliyor, bazen karakter görünmez bir telefon çıkarabiliyor ya da bazı yazılar ekrandan kaybolmuyor. Bunlar küçük sorunlar ama oyunun indie kimliğini unutmamak gerekiyor.
Grafiksel açıdan Drug Dealer Simulator, gösterişten uzak bir tavır takınıyor. Güzellik değil, işlev ön planda. Oyunun düşük bütçeli yeraltı dünyası temasıyla birleşince bu sade grafikler bir eksiye dönüşmüyor. Aksine, kasvetli atmosferi daha da güçlendiriyor. Yani, görselliğiyle değil ama ruhuyla sizi içine çekmeyi başarıyor. Zaten oyun eski bile sayılabilir.
Drug Dealer Simulator, Grand Theft Auto gibi büyük bütçeli suç oyunlarını taklit etmeye çalışmıyor. Aksiyonla değil, strateji ve planlama ile var olmaya çalışıyor. Uyuşturucu ticaretini bir iş modeli olarak ele alıyor, savaşarak değil, yöneterek kazanmanızı istiyor. Bu yüzden de niş bir oyuncu kitlesine hitap ediyor ama o kitleye çok güçlü bir deneyim sunmayı başarıyor.
Eğer sistem yönetimini, kaynak planlamasını, matematiksel kâr hesaplarını ve yavaş ama etkili büyümeyi seven bir oyuncuysanız, Drug Dealer Simulator sizin için etkileyici bir deneyim olabilir. Bazı yönlerden köşeli, teknik olarak kusurlu olsa da, içinde kaybolması kolay bir lojistik dünyası sunuyor. Kirli ama kontrollü bir düzen kurmanın verdiği tatmin, bu oyunun en güçlü ilacı olabilir.