Karşımızda kaynağını anlatması biraz karışık bir olan oyun var. Şimdi, Soul Hackers 2 her ne kadar kendi serisinin ikinci oyunu gibi görünüyor olsa da aslında üçüncü oyun. 2022 senesinde piyasaya sürülen bu yapıtın bir önceki versiyonu olan Devil Summoner: Soul Hackers, 1997 senesinde çıkışını gerçekleştirmişti ve o oyun da Megami Tensei serisinin bir parçasıydı, aynı zamanda da Devil Summoner serisinin ikinci oyunuydu. Şimdi ise oldukça uzun süreli bir bekleyiş ardından Atlus, bahsi geçen serinin yeni oyunu ile oyuncuların karşısına çıktı. Bizler de bu oyunu oynayıp, inceleme şansına sahip olmayı başardık.

Soul Hackers 2, kendisini ve serisini ilk defa duyduğunuz bir video oyunuysa, aslında bu yapıtı şu şekilde özetleyebiliriz: Persona ama daha kötüsü. Yani, bu yapıtta da aslında oldukça eğlenceli bir sıra tabanlı savaş/dövüş sistemi yer alıyor. Bu sistemin altında birbirinden farklı şeytanlar ve keşfedilmesi gereken bolca farklı mağara yer alıyor. Tahmin edebileceğiniz üzere bu oyun, oldukça zengin bir hikaye de sunuyor ve sosyal bağlantılar, partinizdeki karakterler ile vakit geçirme sistemleri ve daha fazlası ile hikaye ile de bolca etkileşime geçebiliyorsunuz. Problem şu ki anlattığım tüm bu şeyleri zaten Persona, çok daha güzel bir şekilde yapabiliyor.

Soul Hackers 2 oyununun ait olduğu seri oldukça eski olsa bile anlatılan hikaye oldukça bağımsız. Yani, bu seriye ait bir oyunu ilk defa oynuyorsanız, kaçıracağınız şeyler sadece birkaç gönderme olacaktır. Oyun, neredeyse her alanında, seriye yeni katılacak olan oyuncuları olabildiğince iyi bir şekilde desteklemeye çalışıyor. Anlatılan bağımsız hikayede ise öncelikle Ringo ve Figue ile tanışıyoruz. Bu iki karakter, Aion isimli bir yapay zeka tarafından yapılan iki insan benzeri varlık. Bu yapay zekanın amacı aslında insanlığı uzaklardan izleyip, incelemekti ama dünyanın sonu yaklaştığı için Aion, kendisini görünür yapıyor ve insanlığı uyarıyor.

Ringo ve Figue, bu yüzden yapılıyor ve kendilerinin amacı, yanlış ellere düşen, Covenants isimli güç parçalarını bulup, yok etmek. Böylece dünyanın sonu engellenebilecek. Oyundaki ana karakterimiz iki kişi olsa bile maceramız tek başımıza başlıyor ama JRPG tipi yapıtlarda artık bir klasik olduğu üzere kısa bir süre içerisinde dört kişilik partimizi toparlıyoruz. Partimize birbirinden farklı ve benzersiz karakterler katılabiliyor; her karakter kendi havası ile oyuna ayrı bir güzellik katıyor. Soul Hackers 2 oyununun hikayesi, karakterleri odak noktasında bulunduruyor ve bu yüzden karşınıza çıkan iyi veya kötü her karakter, ayrı bir albeni sunuyor.

Soul Hackers 2

Soul Hackers 2, diğer kardeşleri kadar sevgi görememiş

Soul Hackers 2, hikaye ve karakter tarafında kesinlikle belli bir kaliteye sahip ama Atlus şirketinin diğer JRPG tipi serileri ile karşılaştırdığınız zaman bu oyun, hiçbir zaman bir Persona 5 veya Shin Megami Tensei V olmayı başaramıyor. Sinematik sahneleri izlerken, diyalogları okurken veya oynadığınız diğer oyunlar ile yaşadığınız anları karşılaştırırken, bunu rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. Bu oyunu oynarken, kendisinin ikinci sınıf bir oyun olduğunu anlıyorsunuz. Bu da pek iyi bir izlenim bırakmıyor tabii ki. Mesela, Persona serisindeki çok ilgi çekici entrikalar bu oyunda mevcut değil ve diğer oyundaki sürpriz anları da yokluğunu hissettiriyor.

Soul Hackers 2 oyunundaki zindanlara gelmeden önce, mağazalarda vakit geçirip, kendinizi güçlendirebilecek yeni ekipmanlar satın alabiliyorsunuz veya daha fazla para kazanmak için yan görevleri tamamlayabiliyorsunuz. Partinizde yer alan karakterlerle olan bağınızı güçlendirebilmek adına da bir barı ziyaret edebiliyorsunuz. Tüm bu içerikler oldukça çizgisel bir şekilde sunuluyor ve keşif için pek bir fırsat bırakılmıyor. Yani, oyunun dar sokaklarında tabii ki dolaşabiliyorsunuz ama buraları keşfettiğiniz zaman bulacağınız tek şey, rastgele karakterler ile yapacağınız rastgele muhabbetler oluyor. Bunlardan da pek bir şey çıkmıyor.

Soul Hackers 2 oyununda savaşmak haricinde yapabileceğiniz pek de zengin bir şey yok. Zindanlarda savaşmak ise en başlarda aslında oldukça güzel duruyor. Oyunun birçok noktası ikinci sınıf gibi hissettirse bile sıra tabanlı dövüş anlarında oyun gerçekten tüm kalitesini ortaya koyuyor ve şeytanları büyük bir eğlence ile pataklayabiliyorsunuz. Bu oyunda savaşmak her zaman ilgi çekici halini koruyor ve zamanla bağımlısı olup, aktif olarak savaşacak şeytan arar hale geliyorsunuz. Atlus zaten böyle bir savaş formülünü Persona ve diğer serilerinde keşfetmiş, kullanmıştı. Aynı formül, bu oyun için de kullanılmayı başarmış.

Soul Hackers 2, savaş/dövüş anlarında oldukça tanıdık bir yapı sunuyor. Büyülü güçlerle saldırılar, fiziksel hasar ile saldırılar, kullanılabilecek eşyalar, gard yapmalar, savaştan geri çekilmeler ve benzeri sistemlerin tamamı bu oyunda yer alıyor. Bu oyundaki savaşlarda başarılı olabilmek için rakiplerinizin saldırılarını okuyup, anlayıp, ona göre zayıf yönlerini keşfedip, saldırı yapmak gerekiyor. Bu yönden oyun, aslında oldukça kolay hissettiriyor ama yine de bu kolaylık yüzünden eğlence kaybolmuyor. Yalnız, kolay dediğime bakmayın, oyundaki birkaç bölüm sonu savaşları, rakiplerin benzersiz yetenekleri yüzünden oldukça zorlu geçebiliyor.

Soul Hackers 2

Bu zindanları keşfetmeyi istemek bile oldukça zorlu

Soul Hackers 2 oyununun en iyi noktası, kesinlikle sıra tabanlı savaş sistemi olsa bile en kötü noktası ne yazık ki bu savaşların yer aldığı zindanlar. JRPG türünü genel olarak ele aldığınız zaman bu oyunda sunulan zindanlar, kendi türünün en kötülerinden birini temsil ediyor bence. Zindanların neredeyse tamamı inanılmaz sıkıcı ve birbirine çok benzeyen tasarımlara sahip. Ayrıca bu zindanların içerisinde hiçbir şekilde canlılık yer almıyor ve herhangi bir kişilik de bulundurmuyor. Bu yüzden de oyunun ilk anından, son anına kadar keşfetmeniz gereken tüm zindanlar, birbirine benziyor ve çok sıkıcı hissettiriyor ne yazık ki.

Bu aslında oldukça şaşırtıcı bir şey; Soul Hackers 2 oyununun geri kalanı oldukça stil sahibi bir görselliğe sahip. Oyunun sokak tasarımlarından tutun da sinematik-oynanış anı arası geçiş sahnelerine kadar her şey inanılmaz stilize edilmiş bir şekilde sunuluyor ve görsellik genel anlamda memnun edici bir şekilde sunuluyor. Yalnız, konu zindanlar olduğu zaman sanki Atlus, bu oyuna zindan koymaları gerektiğini son anda hatırlamış ve yapabilecekleri en kötü işi yapmış gibi duruyor. Oyunun zindanlarında tam olarak neler ters gitti bilemiyorum ama oyunu aşağıya çeken en büyük element de kesinlikle bu.

Soul Hackers 2 oyununu PlayStation 5 konsolumda deneyimledim ve oyunun yeni nesil versiyonu da mevcuttu. İşte bu not dahilinde, bahsetmiş olduğum görsellikler haricinde, oyunun ses, müzik ve performans departmanları da fena değildi. Performans tarafında pek bir sıkıntı bulunmuyor; oyun 60 FPS olarak gayet güzelce oynanıyor ve yükleme ekranları da pek rahatsız etmiyor. Ses ve müzik tarafında ise seslendirmeler genel anlamda beni memnun etmemiş olsa bile en azından müzikler güzel geldi; hatta bazı parçalar akılda kalıcı anlara bile sahip. Yani, bu oyunun sunumu genel anlamda ortalama üstü geldi bana.

Soul Hackers 2, garip bir JRPG bence. Yani, Atlus şirketinin kesinlikle çok daha güzel JRPG tipi deneyimleri bulunuyor Persona gibi. Eğer sizler tüm bu oyunları oynadıysanız ve daha fazla benzer JRPG arıyorsanız, indirim döneminde bu oyunu sizlere önerebilirim ama onun haricinde türdeki diğer oyunlara yönelmenizi tavsiye ediyorum. Bu oyun, kendi çapında güzel olsa bile kendisinin Persona ve Shin Megami isimli diğer kardeşleri çok daha kaliteli deneyimler sunuyor. Bu oyun, bu sebepten ötürü ikinci sınıf bir yapı sunuyormuş gibi hissettiriyor ve kendisinden soğutuyor. Atlus keşke biraz daha önem verseymiş bu yapıta.

Soul Hackers 2
Soul Hackers 2
Olumlu
Sıra tabanlı savaş sistemi o kadar başarılı ki bağımlısı olursunuz.
Hikayede her karaktere ayrı ayrı verilen önem göz dolduruyor.
Kardeşlerinden farklı olarak Stacking gibi hoş mekanikler mevcut.
Oyundaki her şey güzelce stilize edilmiş; sanat tasarımı ayrıca güzel.
Olumsuz
Her açıdan ikinci sınıf bir oyun gibi hissettiriyor.
Zindanlar hakkında her şey berbat.
Zindanlar haricinde yapabilecek pek fazla bir şey yok.
HUD, kötü tasarımı ile can sıkıcı olabiliyor.
6

Etiketler: