Hades II, erken erişimde saatlerimi yiyip bitiren o bağımlılık yapan döngüyü 1.0 sürümünde daha büyük bir vizyonla geri getiriyor: daha dolu bir dünya, daha derin bir kompozisyon ve ilk oyunun “her koşuda ilerleme” hissini genişleten katmanlı bir tasarım… Melinoë’yle ilk koştan itibaren ritmi buluyorsunuz; büyü odaklı hamle seti, sizi hem mesafeyi yöneten bir taktikçiye hem de fırsat kovalayan bir yakın dövüşçüye dönüştürüyor. Oyunun başlangıç evreleri biraz hantal olsa da oyun kısa sürede açılıyor ve “dene, keşfet, tekrar dene” üçlüsü yine başrolü kapıyor.

Hikâye tarafında, Supergiant ekibi geçmişe tutunmadan ilerliyor: Zamanın Titan’ı Chronos’un istila ettiği yeraltında aile bağları yeniden sınanıyor, üstte ise mitolojik dünyanın başka bir cephesinde savaş sürüyor. Melinoë’nin hedefi net, tonu olgun; Hecate’in talimhanesinden çıktığınız an, “Chronos’a ölüm” parolası oyunun ritmini belirliyor. Bu kez yeni ve eski yüzlerin karıştığı çok daha kalabalık bir kadro var ve her biri koştan koşuya farklı tepkiler vererek anlatıyı canlı tutuyor.

Yapısal olarak Hades II oyununun 1.0 sürümünün en büyük farkı, iki ayrı güzergâhla genişleyen koşu mimarisi. Yeraltına inip Chronos’a yürüdüğünüz rota kadar, belirli bir eşiği geçtikten sonra açılan ikinci hat da başlı başına bir oyun gibi hissettiriyor; Bu ikili kurgu, sadece içerik metrekarelerini artırmıyor, ritmi de tazeliyor: Bir run yeraltının klasik oda akışını sürdürürken, diğeri mekânsal yapıyı kırarak yeni sonlara taşıyor bu video oyunu.

Bölge tasarımları ve ekonomik akış bu kez “cadı işi” incantation’larla örülüyor. Crossroads’ta kaynayan kazan, toplanan cevher ve bitkileri anlamlı yükseltmelere çeviriyor; kaplıca açmaktan rota kurallarını değiştiren ritüellere kadar her incantation, oynanışı küçük ama hissedilir biçimde büküyor. İlk saatlerde bu kaynak toplama tarafı “tarif kilidi” hissi verebiliyor; fakat kazanı kaynattıkça kartlar, hatıralar ve hex’ler derinleşiyor ve sistemler Hades II içerisinde makine yağı gibi çalışmaya başlıyor, tatmin edici bir hal alıyor.

Hades II içerisindeki savaş, ilk oyunun esnekliğini korurken büyü bazlı “omega” dolduruşlarıyla daha çok yönlü hale gelmiş. Cadı Asası’nın geniş süpürmeleri, Çifte Bıçaklar’ın ateşleyici Hestia kombinasyonları, ağır balta ile iki vuruşluk Hephaistos çınlaması… Boon kompozitleri arasında “yan etki” üretmek bu kez çok daha verimli. Tek bir koşuda Afrodit’in kalp rününe düşmanları çekip Zeus kafataslarıyla kızartmak, sıradaki koşuda tamamen farklı bir büyü mimarisine kaymak kadar doğal.

Yeni ve geri dönen tanrıların etkisi sadece sayıda değil, işlevde de büyümüş. Mesela, Hestia’nın yanma odaklı vuruşları ya da Hera’nın zincirleme “Hitch” laneti, kalabalık sahnelerde alan kontrolünü başka bir seviyeye taşıyor; üstüne duo olasılıkları gelince, aynı silahla bambaşka karakterde koşular çıkıyor. Bu tasarım, “her koşuda yeni bir şey deneyeyim” dürtüsünü diri tutuyor.

Ganimet ve güçlendirme katmanları koşu öncesi hazırlığı daha stratejik kılıyor. Arcana kart destesiyle pasifleri kurguluyor, Keepsake’lerle tanrıları garantiye alıyor, familiars (Frinos kurbağa, Raki kuzgun gibi) ile hem bileşen toplarken hem de çatışmada mikro avantajlar yaratıyorsunuz. Bu “cadılık” çerçevesi hem oynanışa hem temaya çok iyi bir şekilde oturuyor; familier’ların pratik farkları ve Arcana/Grasp ilerlemesinin run planına etkisi şahane hissettiriyor.

Bölgelerin çeşitliliği sadece görsel değil, kural düzeyinde. Erebus’un daha klasik oda akışıyla başladığınız run, Oceanus’un kaygan döşemeleri ve müzikal Scylla karşılaşmasıyla bambaşka bir tona, Mourning Fields’in risk–ödül parantezleriyle farklı bir tempa kayıyor; üst rotada Ephyra ve Thessaly Yarığı, koridor tasarımını kırarak “oda oda” yerine segment segment ilerleme kuruyor.

Boss tasarımları hâlâ Supergiant ekibinin sahneleme hünerini sergiliyor. Scylla & Sirenler üçlüsü, hem görsel–işitsel bağlamda hem de saldırı fazlarının üst üste binmesiyle erken oyunun unutulmazı; Bu savaşlar sadece refleks test etmiyor; build’inizin eksiklerini de çıplak ediyor ve bir sonraki koşu için net öğrenimler bırakıyor. Hades II, sizi güzelce, sürekli test ediyor.

Yazı ve diyalog akışı yine şaşırtıcı ölçüde tepkisel. Seçtiğiniz Keepsake’lere, kaçıncı kez aynı yerde tökezlediğinize, hatta belirli bir boss’u hangi stratejiyle geçtiğinize göre sahneler ve replikler kayıyor. Bu “koşu anekdotlarının” ana hikâyeye dokunmasını serinin ayırt edici gücü olarak vurgulayabilmek bence mümlün; Hades II, bu esnekliği daha da geniş bir kadroyla sürdürüyor.

Görsel–işitsel sunum tarafında stüdyo yine kendi liginde. Renk kullanımı ve çizgi dilinin dinamizmi aksiyonu okunaklı kılıyor; müzik ise Darren Korb’un gitar–perküsyon ataklarıyla sahneye girip Ashley Barrett’in vokalleriyle zirve yapıyor. Parça çeşitliliği ve dramatik eşleşme, boss savaşlarını birer sahne performansına çeviriyor.

Erişilebilirlik ve yaşam kalitesi seçenekleri oyuncu kitlesini genişletiyor. “God Mode” geri dönerken (hasar azaltımı artan bir eğriyle), altyazı ve sarsıntı ayarları daha derli toplu. Platform tarafında 1.0 deneyimini taşınabilirde sürdürmek mümkün ve bulut kayıtlarıyla cihazlar arasında atlamak günlük bir kullanım biçimine dönüşmüş durumda. Bu da oyunu daha ulaşılabilir bir hale sokuyor.

Peki, kusurlar neler? İlk birkaç saat özellikle kaynak–ritüel ekonomisinin ağırlığı yüzünden akışı yavaşlatabiliyor. Bu dönemi “tarif kilidi” tadında tarif edebilirsiniz. Ayrıca, kaynak enflasyonu eğlenceye giden yolda fazladan uğraş yaratabiliyor. Benim çözümüm, ana yükseltmelere odaklanıp koşu hedefini netleştirmek ve kazanda önce kilitleri açan incantation’ları hızla tamamlamak oldu. Bu ilk eşiği attıktan sonra oyun adeta başka bir vitese geçiyor.

Oyun; iki güzergâhı doğal bir ritimle dönüşümlü oynamaya başlıyor, Arcana destenizi rolünüze göre yeniden diziyor, familiers ve Keepsake rotasyonlarıyla mikro–avantajlar biriktiriyorsunuz. Hades II oyununun 1.0 sürümü büyük ve tekrar tekrar oynamak için çok neden var gerçekten ve oyun sonu içeriklere yaklaştıkça bu daha görünür oluyor. Teknik tarafta ise performans istikrarını ve okunaklı efekt katmanlarını takdir ettim; karmaşık sahnelerde bile ekran kalabalığı takip edilebilir kalıyor.

Yani, Hades II, daha fazlası olmayı ucuz büyümeyle değil, sistemler arası rezonansı artırarak başarıyor. Savaşta büyü ağırlığı ve omega dolduruşlarıyla yeni bir ritim, meta–ilerlemede incantation/Arcana/familiar üçlüsüyle yeni bir planlama katmanı ve anlatıda iki cepheli bir mitolojik genişleme… İlk oyunu sevdiyseniz, burada hem evinizdesiniz hem de yeni bir eve taşınmış gibisiniz.

Benim için 1.0 sürümü, türün zirvesine yazılan bir devam ve yılın en güçlü oyunlarından biri ve en önemlisi, Hades II, rulo rulo sistemin altında bile sade bir gerçeği hep diri tutuyor: Her yeni koşu bir sonraki koşuyu daha iyi kılmak için anlatısal bir sebep, mekanik bir fırsat ve estetik bir sürpriz barındırıyor. Zamanın Titan’ına karşı yürürken, sizi ileri taşıyan şey yalnızca güç değil; bir sonraki denemede farklı bir şey deneme arzusunun kendisi.

Hades II
Hades II
Olumlu
İki güzergâhlı ilerleyiş (yeraltı ve üst rota) tempoyu tazeliyor.
Omega saldırıları ve yeni tanrılarla yapı çeşitliliği çok yüksek
Arcana, Incantation ve Familiars üçlüsü ile güçlü bir meta-ilerleme yaratılıyor.
Boss dövüşleri hem koreografik hem öğretici; yapı açıklarını net gösteriyor.
Bölgeler arası kural/tehlike farkları oynanışı çeşitlendiriyor.
Reaktif yazım güzel; tercih ve başarılara sürekli tepki veren diyalog/anlatı sunuluyor.
Görsel stil ve müzik üst düzey; efekt kalabalığında bile okunaklı bir aksiyon var.
Erişilebilirlik ve QoL ayarları yerli yerinde
Olumsuz
İlk saatlerde kaynak/ritüel ekonomisi akışı yavaş hissettiriyor.
Para birimi/kaynak çeşitliliği bazı oyunculara gereksiz karmaşık gelebilir.
Bazı sinerjiler dengesiz; ara sıra zorluk sıçramaları yaşanabiliyor.
10

Etiketler:

,