Viking köyüm artık kendi kendine yetiyor, yani ASKA oyununun şu anki erken erişim sürümünde yapılabilecek hemen her şeyi gördüm. Yaralı kayalardan ve sendeleyen iskeletlerden Jotun Blood toplayarak esirlikten kurtardığım uysal küçük tebaa, emrettiğim gibi zihinlerini susturup koşturmaya devam ediyor. Yani, her şey tamamen gibi görünüyor.
ASKA gibi bu tür oyunları genelde tek başıma oynarım, yılın altıncı erken erişim hayatta kalma oyununa arkadaşları ikna etmek zor oluyor ve tam da bu yüzden bu NPC dostlar her şeyi daha çekilir kılıyor. Topla, taşı, üret döngüsüne yorulduğumda işi onlara devredip nefes alabiliyorum. Bu video oyununda da aynısını yapabiliyorum çok şükür.
Bir kumsalda, karaya oturmuş gemimin yanında gözümü açıyorum. Mavi bir ışık bana balta yapmamı söylüyor, sahilde birkaç midye ile idare edip küçük bir taşın içinde birikmiş sudan içiyorum ve anlıyorum ki yine bir hayatta kalma oyunundayız. Yine de ASKA kendini çabuk farklılaştırıyor; ilk yerleşimcimi daha çok erken bir aşamada, gemimin yakınında kalmış Jotun Blood sayesinde çağırabiliyorum. Bu da oyuna farklı bir hava katıyor ve devamı da var…
İlk köylünün basit ama net ihtiyaçları var: Üstünü örtecek bir barınak, yiyecek ve su. İşsiz kalan köylüler şantiye işine koşuyor, kasaba büyüdükçe onları toplayıcı, oduncu ya da taşçı gibi rollere atayabiliyorum. Bu sayede modern hayatta kalma oyunlarının bende yarattığı başlıca derde yapışan bir çözüm geliyor, artık her dalı bizzat ben toplamak zorunda kalmıyorum, sağ olasın Ulric.

Teoride bu durum bana geniş bir dünyayı keşfetmek için bolca zaman kazandırmalı, değil mi? ASKA, erken erişimde olduğu için haritanın büyük kısmı boş kalıyor. Arada birkaç ilgi noktası, sağa sola savrulan iskeletler, birkaç kurt ve irice golemler var ama genel olarak ne öldüm ne de ciddi yara aldım. İlginç ve eksik hissettiren bir deneyim oldu bu.
İsterseniz köylü kurban ederek dirilme seçeneği var, Ulric buraya gel dedirtebilirsiniz, fakat buna hiç gerek duymadım. Şu an ASKA içerisinde tek bir patron dövüşü mevcut, hali hazırdaki hali biraz sönük ve ilhamını tam bulamamış görünüyor ama potansiyel yüksek, Viking uzun evi gibi temelleri sağlam duruyor ve oyunun geleceği net bir şekilde parlak efendim.
Savaş ise basit ilerliyor ve çoğu düşmanın etrafında tur atarak işinizi görebiliyorsunuz. Ada geniş ama yer yer boş bırakılmış. Yine de görüntü genel olarak çok hoş, Valheim benzetmesi kaçınılmaz olsa da ASKA oyununun kesinlikle kendine has bir görsel dili var ve bunu oyuna adım attığınız andan itibaren görüp, rahatlıkla anlayabiliyorsunuz.
Ne var ki köyün dışına her çıktığınızda erken erişimin seyrekliği kendini hatırlatıyor. Bu nedenle tıpkı diğer erken erişim projelerinde olduğu gibi temkinli yaklaşmakta fayda var, ASKA oyununu sevdiyseniz şimdiden destek olabilir ya da sadece merak ediyorsanız birkaç ay ya da yıl bekleyip, güncellemelerin ve oyunun temel gidişatına göre karar verebilirsiniz.

Dünya bu kadar ıssız kalınca ben de vaktimi ASKA oyununun koloni simülasyonu tarafına kaydırıyorum, surlar ve kulelerle savunma kuruyor, kasaba benden bağımsız akmaya devam etsin diye kesintisiz alet tedariği oluşturuyorum. Sonuçta köyüm küçük bir kasabaya dönüştü ve yirmiyi geçen NPC telaşla işine gücüne bakıyor.
Genellikle bu karakterler mutlular, arada biri keten kıtlığından yakınsa şaşırmıyorum, bu oyunda keten konusu can sıkabiliyor, lütfen daha çok keten olsun, şu an yeterli değil. Onun dışında sanki ebedi bir Viking yarı tanrının elinden yönetiliyormuş gibi görevlerini sorgulamadan sürdürüyorlar, ki bir bakıma öyleler. ASKA kesinlikle birkaç dengeleme güncellemesi istiyor.
Köyünüzde farklı karakterler olsa bile ASKA ağır tempolu bir oyun, bu da kimine cazip gelecekken kimini yorabilir. Her şey vakit istiyor, topladığınız her dal karakterin sırtında görünür oluyor, her kütüğü omzunuza alıp taşıyorsunuz ve köylüler ağaç kesip kütükleri yüklerken ya da binaları dikerken dingin bir ritim tutturuyor ve işler uzuyor.
Önümüzdeki aylarda ASKA oyununun nereye evrileceğini merak ediyorum. Hayatta kalma, üretim ve koloni yönetimi birleşimi, tek tek ele alındıklarında pazarda bıkkınlık yaratmaya başlasa da benim sevdiğim şeylerin güzel bir karışımı ve bu bataklık dönemde öne çıkmak zor olsa da ASKA yaklaşık on saat boyunca ilgimi canlı tuttu. Sonrasında kendisinden sıkıldım açıkçası.