Moros Protocol, prosedürel olarak üretilmiş bir uzay gemisinden, yabancı yaratıkları ata ata çıkmaya çalıştığınız roguelike tarzında bir birinci şahıs nişancı oyunu. Bu oyunda, kendine has bir görsellik ve fena olmayan bir savaş mekaniği var ama yavaş ilerleyen yükseltme sistemi, can doldurmadaki sinir bozucu akış ve genel döngünün tekrar hissi, deneyimi eğlenceli seviyede tutsa da olması gerektiği kadar parlak olmasını engelliyor. Bu yüzden oyun biraz arada kalıyor.

Moros Protocol içerisinde, Orpheus adlı metruk bir gemide hafızasını kaybetmiş bir asker olan Alex’i yönetiyorsunuz. Bu karakter ile gizemli bir yapay zekânın yönlendirmesiyle neler yaşandığını çözmek için geminin derinlerine ilerlerken, bir yandan da kalabalık düşman gruplarını kesip, biçiyor ve kurşuna tutuyorsunuz. Savaşa yenik düştüğünüzde (ki sık sık düşeceksiniz) devreye oyuna da adını veren Moros Protokolü giriyor; bu protokol, Alex’in bilincini ölümden hemen önce yeni bir bedene aktarıp sıfırdan bir denemeye daha izin veriyor.

Birçok roguelike tarzı oyuna kıyasla Moros Protocol içerisinde hikâye tarafı daha belirgin ve Alex’in peşine düştüğü sırrın katmanları adım adım açılıyor. Yine de sahne aralarında tekrar kaçınılmaz; bölümler her denemede değişse de patronlara hep aynı sırayla gidiliyor ve aynı kavgaları tekrar tekrar yapıyorsunuz. En azından çatışma tarafı yerinde ve keyifli; silahların temposu eski usul boomer shooter havası taşıyor. Orpheus, bölmeli odalara ayrılmış; buralarda düşmanlar, eklenti ve yeni silah içeren sandıklar ile kredi karşılığı eşya ve yükseltme satan robot satıcılar bulunuyor.

Alex aynı anda bir yakın dövüş silahı ve iki menzilli silah kuşanabiliyor; patlayıcı nesneleri Duke Nukem tadında tekmeyle düşmanlara savurmak da mümkün. Ritmi canlı tutan bol cephane düşüşleri ve koşu tuşu sayesinde arenada hızla süzülüyorsunuz. İsabetli atışlarla zayıf noktalara vurduğunuzda fazladan hasar almanız, anlık çatışmaları oldukça eğlenceli kılıyor. Dileğim, Moros Protocol oyununun can konusunda daha eli açık olmasıydı…

Düşmanlardan düşen iyileştirmeler doğrudan can çubuğunuza yazılmıyor; önce HP Shot ölçerini dolduruyor, o bar dolunca kendinizi iyileştirebiliyorsunuz. Sorun şu ki bu damlalar o ölçeri gözle görülür biçimde yavaş dolduruyor. Kalıcı yükseltmelerle depolayabildiğiniz HP Shot adedi ve tek atımın verimi artsa da edinme hızı değişmiyor. Sonuçta patronlara çoğu zaman yarım canla giriyorsunuz; öncesindeki depolama konteynerleri ancak ölçerin yarısına yetecek kadar damla sağlıyor ve Moros Protocol içerisindeki işler daha baştan aleyhinize dönüyor.

Moros Protocol oyununa girecekseniz yanınıza bir arkadaş almanız iyi fikir. Oyun tek başına oynanabiliyor ama yaşatılan deneyim kesinlikle iki kişilikken kendini buluyor. Ganimetler paylaşımlı olmadığı için “bu yeni silahı kim alacak” tartışması çıkabiliyor; buna karşılık eşli oyunda yere düştüğünüzde birbirinizi kaldırabiliyorsunuz. Tekli oynamada sıfır can gördüğünüz anda en başa dönmek zorunda kalmak bu farkı ağır hissettiriyor.

Koşuların uzunluğu işi daha da büyütüyor; şansa bağlı olarak 45 dakika ve üstü sürebiliyor. Ucuz bir ölüm ya da patlamaya fazla yaklaşmak bu zamanı rüzgâra bırakmak demek. Borderlands serisindeki “Fight For Your Life” benzeri, tek başına oynayana kendi kendini kaldırma şansı tanıyan bir sistem ya da meta-ilerlemenin parçası olarak ek canlar ve sınırlı kontrol noktaları, tek kişilik dengeyi ciddi ölçüde toparlayabilirmiş Moros Protocol.

Meta-ilerleme de Moros Protocol oyununun en heyecan veren tarafı değil ne yazık ki. Koşular arasında Biomat adlı kaynağı kalıcı yükseltmelere yatırıp, sonraki denemeleri daha da güçlendirebiliyorsunuz. Sıkıntı ise bu yükseltmelerin etkisinin hem geç hissedilmesi, hem de tek tek çok küçük kalması. Çoğu, cephane kapasitesine +50, menzilli hasara +%1, taban HP’ye +%2 gibi artışlar sağlıyor. Atılan adımlar pek de anlamlı hissettirmiyor bu yüzden.

Elbette bunlar yükseltme ve yeterince puan gömünce birikimli etkileri belirginleşiyor. Ancak bir denemeden diğerine oynanışı baştan aşağı değiştirmiyor; Rogue Legacy 2 içerisinde yeni sınıf açmak ya da Hades II oyununda yeni silah türü ve keşfedilecek bölge kazanmak kadar taze hissettirmiyor. Bu yüzden Moros Protocol oyununun özellikle ilk saatlerdeki ufak tefek artışlar, temponun hantal olmasına yol açıyor.

Bu durum genel tekrar hissine bağlanıyor: istatistikleriniz kademeli iyileşirken aynı patronlara biraz daha iyi sonuçlarla yeniden ve yeniden dalıyorsunuz. Yine de silah ve eklenti sistemleri bir derece çeşit katıyor. Anahtar kartla açılan odalarda türlü pompalılar, tabancalar, tüfekler ve geniş bir yakın dövüş cephaneliği bulabilir, sandıklardan ya da satıcılardan farklı pasif etkiler (bazen dezavantajlarıyla birlikte) ekleyerek kurulumunuzu karıştırabilirsiniz.

Neyse ki Moros Protocol oyununun etkileyici retro estetiği, Orpheus içerisinde tekrarlanan koşuları göze hoş gösteriyor. Düşmanlar üç boyutlu olsa da yüzeyler piksel dokulu; hızlı çatışma temposunun beslendiği eski DOOM ve Ultrakill gibi modern örnekleri anımsatıyor. En önemlisi, bu stil okunabilirliği yüksek tutuyor; zayıf noktaları seçmek ve saldırı animasyonlarını ayırt etmek kolaylaşıyor, özellikle patron tasarımları sahneyi toparlıyor.

Moros Protocol, havalı bir görsel kimliğe sahip, fena olmayan bir RFPS (Roguelike FPS); özellikle tek kişilikte daha iyi olabilecekken çizdiği tablo bu. Anlık çatışmalar hızlı ve keyifli, silah ile yükseltme seçenekleri ekipmanlarınızı dilediğiniz gibi kurmanıza izin veriyor. Ancak meta-ilerlemenin ağır aksak yapısı ve her ölümden sonra sil baştan başlama zorunluluğu zamanla yıpratıyor. Eğlenceli bir roguelike eşli nişancı arıyorsanız, yanınıza bir dost aldığınız sürece Moros Protocol kötü bir tercih değil. İşin içine arkadaş girince her şey daha da iyi oluyor.

Moros Protocol incelemesi
Moros Protocol
Olumlu
Eski usul, tempolu çatışma akışı.
Çeşitli silahlar ve eklenti kombinasyonları.
Okunabilir retro estetik, net zayıf noktalar.
Koşu ve isabet odaklı oynanış keyifli.
Arkadaşla daha da eğlenceli.
Olumsuz
Yavaş meta-ilerleme, küçük güç artışları.
HP Shot sistemi tempoyu yavaşlatıyor.
Uzun koşular, ölüm sonrası büyük kayıp yaratıyor.
Aynı patronlara tekrar tekrar dönüş sıkıyor.
Tek kişilikte denge sert ve yorucu.
5

Etiketler: