PlayStation 5 Pro konsolumda Contraband Police oyununun yeni konsol sürümünü açtığımda ilk gördüğüm şey deneyimin mütevazı ama kararlı olmasıydı. Kağıt üstünde küçük görünen bu oyun, sınır kapısına çektiği yakın plan kamera ve belge denetiminin stresini iyi ayarlayan temposuyla beni hızlıca içine aldı, konsola gelen versiyonun PC üzerinde parlamış olan çekirdek döngüyü bozmadan taşıdığını görmek sevindirici oldu. Sıradaki bağımlılığım artık elimde.
Contraband Police oyununun kalbi, turnikeden içeri giren her aracı teker teker alıp belgeleri kıyasladığınız, şasi numarasından vize tarihine kadar milimetrik ayrıntıları yakalamaya çalıştığınız inceleme döngüsü; ilk bakışta rutin gibi dursa da hata yapmanın parasal ve yapısal sonuçları olduğu için her kararın ağırlığı var, küçük bir uyumsuzluk bir sürücüyü geri çevirmenize, büyük bir tutarsızlık ise gözaltına kadar gidebiliyor ve tüm bunlar kağıt üstünde iş gibi görünse de oynarken şaşırtıcı bir gerilim yaratıyor; oyun ruhunu bu şekilde koruyor.
Contraband Police içerisindeki bu döngüyü diri tutan şey, ayrıntı seviyesi ve ilerleme hissi; UV feneriyle yılan işaretini yakaladığım anların ardından koltuğu, lastiği, tamponu tek tek söküp suç paketi aramak “yakayı ele verdin” hissini güzel veriyor, kusursuz bir kontrol sonrası gelen para ve tecrübe puanlarıyla kontrol noktasını yükseltmek, ekipman almak ve ekibi güçlendirmek tatlı bir yönetim katmanı ekliyor. Küçük kararların toplam etki doğurması, oyunu bellek oyunundan çıkarıp dikkat ekonomisi haline getiriyor bu video oyunu içerisinde.
Siyasi arka plan, Contraband Police içerisinde sizin için kılavuzluk eden bir çatışma hissi kuruyor; Acaristan’da hükümet ile Blood Fist isyancıları arasındaki gerilim sınırın her mesaisine sızıyor. Devlet desteği sınırlı, yönergeler sıkı, bu yüzden denetimde gözünüzden kaçan bir detay bir sonraki baskında karşınıza çıkabiliyor ve küçük bir baraka ile bariyer arasında geçen mesainin dramatik tonu hiç dağılmıyor. Bu da oyunun ayrı bir detay dalı.
Contraband Police içerisinde belge kontrolü tek başına gitmiyor; kaçakçıların bariyeri kırıp kaçtığı kovalamacalar, karakola yapılan baskınlar, yolda oluşan çatışmalar ve uzak görevler oyuna ritim değişimi katıyor, ancak silahlı çatışmalar işini yapan bir “araya serpiştirme” düzeyinde kalıyor ve ağırlığı hâlâ bürokratik bulmacada tutmak akıllıca bir tercih gibi hissettiriyor.
Ana hikâyenin temposu çoğunlukla iyi olsa da nadiren sendelediği anlar var; birkaç görevde çözümün fazla kestirme durduğu, iyi örülen bir soruşturmanın finalde aceleye geldiği hissine kapıldım fakat bu tökezlemeler genelde tekil kaldı ve Contraband Police oyununun genel akışını bozmadı çünkü sahadaki küçük olaylar ve kararlar çok daha sıkı bir ritim yakalıyor.
Konsollar için gelen sürümde modların varlığı ömrü uzatıyor; denetim odağını koruyan “Inspector” düzeninde süre baskısı olmadan günlük görevlere açılmak rahatlatıcı, “Challenge” düzeninde ise çatışma ve yan işlerin devre dışı kaldığı puan odaklı bir saf kontrol deneyimi sunuluyor, böylece eliniz Contraband Police oyununa kısa seanslarla da uzanabiliyor.
Görsel tarafta da tablo net: Konsolda sahne kurma yeterli, stil iddiası zayıf, arada modele gömülen uzuvlar ya da clipping gibi pürüzler gözükebiliyor fakat gözünüz zaten çoğu zaman pasaportta ve manifestoda olduğu için bu tercih oyunu taşıyacak kadar işlevsel kalıyor ve “görüntü yarışına girmeden işi görmek” yaklaşımı burada mantık kazanıyor.
Contraband Police oyununun ses ve dil tercihleri atmosferi destekliyor; sahada sürekli duyduğunuz Slav tınıları gerginliği diri tutuyor, karakterlerin yabancı dil konuşması inandırıcılığı artırırken ekran altı yazıları okuma ihtiyacı bazen temponuzu kırabiliyor, yine de genel ambiyans sınırın soğuğunu ve yalnızlığını iyi taşıyor. Fena değil bu yöndeki deneyim.
Ana modun süresi gerektiği kadar gibi; belge denetimi, saha görevleri ve birkaç büyük olayın birleşimi on saate yakın bir çekirdek macera sunuyor, sonrasında modlarla ve kusursuz kontrol kovalama arzusu ile Contraband Police yapıtına dönmek doğal geliyor çünkü sistemler kısa tekrar seanslarına da el veriyor benim deneyimimde.
Contraband Police oyununun tekrara düşme riski ise tamamen yok değil; yönetmelikler çoğaldıkça panoda neye bakacağınızı daha sık hatırlatma ihtiyacı artıyor, uzun oturumlarda aynı akış bir miktar yıpratabiliyor ve nadiren görsel hatalar moral bozabiliyor, ancak beklenmedik olaylar ve sıra dışı sürücüler bu yorgunluğu çoğu seansta dağıtmayı başarıyor.
Yine de Contraband Police oyununun asıl gücü, küçük seçimlerin birikimli etkisinde; rüşveti reddettiğinizde, bir belgedeki tek hane hatasını yakaladığınızda ya da “gözü kapalı geçirmeyi” göze aldığınızda hem cüzdanınız hem itibarınız şekilleniyor, finalde de seçtiğiniz yol oyunun çizdiği tabloyu değiştiriyor ve bu his, türün klasiklerine selam veren en sağlam yan taşıyıcı oluyor.
İlerleme ekonomisi net ve tatmin edici; düzgün yakalama ve eksiksiz kontrol karşılığında kazandığınız parayla karakolu, garajı, ofisi yükseltmek, memurları donatmak ve araç filosunu genişletmek oyunun “küçük sim” katmanını parlatıyor, ara sıra akla gelen “sıradaki yükseltme ne olacak” merakı seansı uzatıyor ve saha görevleriyle birlikte döngüyü diri tutuyor.
Teknik tortu ise çizgiyi aşmıyor; grafiklerin çağ atlamadığı, animasyonların eskiye kaçtığı durumlar var ve görsel parıltı peşinde değilseniz oyunun sade çehresi daha az rahatsız ediyor, bu tercih de oynanışın odakta kalmasına hizmet ettiği için tabloyu “işini yapan görsellik” notuyla kapatmak mümkün Contraband Police içerisinde.
Kimin için ideal, kimin için mesafeli sorusuna gelince; belge eşleştirme, dikkat testi ve usul usul büyüyen gerilim sizi cezbediyorsa burada doyurucu bir paket var, saf aksiyon bekleyenlerin ise çatışma tarafını basit bulması olası, ama simülasyon ile macera arasındaki bu denge Contraband Police oyununun nişini netleştirdiği için aradığı şeyi bilen oyuncuya karşılığını veriyor.
Özetle, Contraband Police yapıtının konsol kanadında en parlak yıldızı akış ve karar ekonomisi; görsel pürüzler ve nadir tempo aksamaları var, fakat belge avcılığının verdiği tatmin, küçük tercihlerin domino etkisi ve modların sağladığı tekrar değeri bir araya gelince, konsolda da “kendine has” bir sim macerası olarak tavsiye hanesine yazılmayı hak ediyor.






